Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi (Dec 2011)

Sessiz Bahar’dan Sonra Ses Getiren Elli Yıl: Kadın, Çevre, Sağlık

  • Ufuk Özdağ

Journal volume & issue
Vol. 28, no. 2
pp. 179 – 199

Abstract

Read online

Bu çalışma, günümüzde transdisipliner düşünceye açılımı oranında gittikçe sınırları genişleyen bir çevre araştırmaları alanı olarak çevreci eleştirinin, edebi metinlerde çevreye insan faktörüyle gelen tahribatın yanı sıra çevre sorunlarına bağlı insanın ödediği bedele de, bir başka deyişle, insan bedenine gelen hastalıklara da dikkat çekmesi gerektiği düşüncesinden yola çıkmaktadır. Çevreci eleştiri üzerine kuramsal çalışmalar önemli çevre sorunlarından toksik kimyasallar, endüstriyel atıklar, radyoaktif kirleticiler gibi konulara yer vermekle birlikte eserlerde bu kirleticilerin halk sağlığını ne şekillerde etkilediğini ve insanın yakalandığı hastalıkları çoğu zaman göz ardı etmiştir. Oysa Amerikalı bilim insanı ve yazar Rachel Carson, modern çevre hareketini başlatarak son yarım yüzyıla damgasını vuran ve “tarihin seyrini değiştiren” Silent Spring [Sessiz Bahar] (1962) adlı eserinde çevrenin ve insan bedeninin ekolojilerini birlikte ele almıştır. Gerçekten de bilim ve yazın dünyasında, çevreye insan faktörüyle gelen yıkım sonucu insan sağlığına gelen tehditler üzerine yazılmış kitaplar düşünüldüğünde ilk sırayı Carson’ın Sessiz Bahar adlı eseri alır. Endüstri dünyasında finansal çıkarlar söz konusu olduğundan, kitapta endüstriyel kimyasalları çevre ve halk sağlığı sorunlarıyla bağdaştıran deliller uzun zaman tartışma konusu olmuştur. Ancak tüm bu tartışmalara rağmen Sessiz Bahar, toksik ve sessiz yeni bir Amerika imgesiyle büyük yankı yaratmış, kontrolsüz pestisit kullanımına dair büyük tehlikeyi gün ışığına çıkararak havayı, toprakları ve suları etkileyen konularda devrim niteliğinde değişiklikleri tetikleyip, önemli yasaların geçmesine yol açmıştır. Yazın dünyası -ve özellikle de çevreci eleştiri- açısından Carson’ın kitabının önemi, pestisitlere ilişkin bilimsel dokümantasyonun güçlü bir edebi anlatımla ortaya konmuş olmasıdır. Carson, beden ve doğa ekosistemlerini tehdit eden yıkıcı faaliyetlerin dokümantasyonunda, geniş kitlelere ulaşabilmek için önce sanatsal anlatım demiş, kalemiyle yarattığı etkiyle onun mirasını günümüze taşıyan bilim insanlarına öncülük etmiştir. Çevre dostu değer sistemlerine açılım sağlayan bu anlatım tarzı Batıda, çevre ve sağlıkla ilintili bilimsel yayınları olduğu kadar yaratıcı yazını da etkilemiştir. Bu çalışma, çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerinin kesinleştiği günümüzde öncelikle Rachel Carson’ın ölümsüz eseri ile Carson’ın izinden giden Sandra Steingraber’in Living Downstream, Theo Colborn, Dianne Dumanoski ve John Peterson Myers’in Our Stolen Future ile Devra Davis’in When Smoke Ran Like Water gibi bilim ve estetiği birleştirerek insan ve çevre ilişkilerine yeni bir yön veren eserler üzerinde durmaktadır. Daha sonra, çevre ve sağlık ilişkisinin edebi eserlerde ne şekillerde ortaya çıktığına örnek teşkil etmek üzere Latife Tekin’in büyülü gerçekçi tarzda yazılmış Berci Kristin Çöp Masalları adlı romanına odaklanacaktır. Çevreci eleştirinin sınırlarına çevre ve sağlık konusunun da dahil edilmesini öngören bu çalışma, gelecek yıllarda gerek etik gerek siyasi bağlamda daha da önem kazanacağı tahmin edilen bu konuya ilişkin çözüme yönelik bir tartışma ile sona erecektir.

Keywords