Adli Tıp Bülteni (Dec 1997)

Dergilerden Özetler

  • Mehmet Akif İnanıcı,
  • Mehmet Şevki Sözen

Journal volume & issue
Vol. 2, no. 3

Abstract

Read online

GÖZ YARALANMASI OLAN KİŞİLERDE YAPILAN BİR ÇALIŞMA A Study on patients presenting with injuries to the eye N.L. Abeyasinghe. J. Clinical Forensic Medicine 1997; 4/2 : 77-80. Gözün travmaya çok hassas bir organ olması nedeniyle göz yaralanmaları sıkça ortaya çıkan olaylardır. Bu çalışma göz yaralanmalarının gerçek nedenlerini belirlemeyi ve bu şekildeki yaralanmaların neden olduğu görme kaybının derecesini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bir yıllık dönemde adli tıbbi muayenesi yapılan toplam 191 kurban cins, yaş, travma tipi ve görme kaybının derecesine göre incelenmiştir. Bu çalışma grubundaki kurbanların çoğu saldırı sonrası yaralanmaları olduğunu iddia etmişlerdir. Silah kullanımı ve göz yaralanmasının ağırlık derecesi arasında herhangi bir bağlantı kurulamamıştır. Kurbanların çok azında asit yanığı görülmekle birlikte, görme kaybı derecesinin ağırlığı açısından en ağır hasarlar bu grupta oluşmaktadır. YÜKSEK DOZ ALKOL ALIMI İLE İNTİHAR Suicide by alcohol overdose M.N. Michalodimitrakis, R. La Grange, A.M. Tsatsakis J. Clinical Forensic Medicine 1997; 4/2 : 91- 4. İntihar girişiminde bulunan kişinin vücudunda alkol sıkça saptanabilen bir maddedir. Alkol, intihar girişiminde bulunacak kişinin yaşamını sonlandırmada ortaya çıkabilecek son içgüdüsel direnmeyi azaltmak amacıyla kullanılabilir. Özellikle kanserli hastalarda görülen intihar girişimleri birbirlerine benzer özellik- dedir. Depresyon içerisindeki kanserli bir kişi alkolü sıklıkla duygularını baskılamak amacıyla kullanır. Ancak akut entoksikasyon düşüncesiyle ve kendini öldürme amacıyla kullanımı nadirdir. Bununla birlikte bu çalışmada iki şişe ispirto içerek intihar eden kanserli bir hastadan elde edilen sonuçlar bildirilmiştir. Postmortem kalp kanı ve göziçi sıvısında alkol seviyeleri 9.0 ve 6.2 mg/ml olarak bulunmuştur. CAM PARÇALARININ ELEMENTAL BİLEŞİMİNİN ÖLÇÜLEREK ADLİ DELİL OLARAK KULLANIMI. The interpretation of elemental composition measurements from forensic glass evidence : I JM curran, CM Triggs, JR Almirall, JS Buckleton, Kaj Walsh. Science and Justice 1997: 37/4: 241 - 4. Bir insan cam kırdığında, cam parçalarının elbiselerinin üzerinde tesbit edilebileceği bilinmektedir. Bu parçalar suçu işleyen kişinin saptanmasında delil olarak kullanılabilir. Camın elementer bileşiminin tespitine dayanan yeni çalışmalar bu verilerin değerlendirilmesi için oluşturulacak bir çerçeveye ihtiyaç göstermektedirler. Geleneksel çalışmalarda ise her element için ortalama konsantrasyon ve standart deviasyonun bilinmesi ve ortalamaların “3 sigma” kuralı ile karşılaştırılması, ayrıca her element için “strict range overlap” ile uygun kriterlerin kıyaslanması esası ele alınmaktadır. Bu çalışma yeni bir istatistik testin 3 sigma kuralına göre olan avantajlarını göstermektedir. KAN VE İDRARDAN BENZOLÜN SOLİD FAZDA AYRIŞTIRILMASI Solid-phase extraction of benzhexol from blood and urine. KA Hadid. Science and Justice 1997; 37/4 : 265-8. Standart olarak papaverin ve HCX solid-faz kullanımı ile kan ve idrarda benzolün ayrıştırılması kolay ve güvenilir bir yöntem olarak sunulmaktadır. Maddenin belirlenmesi ve ölçümü non-polar gaz kro- motografisinde ve NPD arayıcısı ile yapılmaktadır. İntra-assay %5,5’lik ve inter-assay % 8.0’lık bir değişimde başarı % 90’nın üstündedir. Bu yöntem gerçek kan ve idrar örneklerinde benzol’ün konsantrasyonunu ölçmek için başarıyla kullanılmıştır. Kanda ve idrarda tespit edilebilen limitler 1.0 ng/ml ve 0.5 ng/ml sınırlarındadır. Bu yöntem adli ve klinik analizlerde kullanım için çok uygundur. ÇOCUK İSTİSMARI MUAYENESİNİN ARAŞTIRILMASI Child abuse examination enquiry R.A.A.R. Lawrence J. Clinical Forensic Medicine 1997 ; 4/2 : 73-6. İngiltere'de polis araştırma merkezinde çocuk istismarı kurbanlarının muayenesi, değişen protokol ve prosedürler çerçevesinde rapor edilmiştir. Polis araştırma merkezinde çalışanlar bu tip olaylarda detaylı bir soruşturma formuna uymak zorundadırlar. Form isimsizdir. İçerisinde cinsiyet, çalışma bölgesi, eğitim seviyesi, çocuk hekimi ile birlikte muayeneye katılma protokolü ve prosedürü, ayrıca ırza geçmenin gerçekleştiği cinsel istismar olgularında dijital veya aletli muayene ile ilgili bölümler vardır. Araştırmada bunların % 47,7’si uygun olarak cevaplandırılmıştır. % 74.7’sinde cevaplayan kişi erkekti. % 85.3’ ü tüzüğe uygun hareket etmiş, % 69.8’i muayenede uygun hazırlanmış muayene bölümlerini kullanırken, °/o 8.8’i polis merkezlerindeki olanaklardan yararlanmıştı. % 79.2’i muayenede öncülük rolünü ad li hekimin alması gerektiğini savunarak, çalışmaya prosedüre uygun olarak katıldıkları için memnuniyetlerini belirtmişlerdi. Klinik bulgular % 35.2 tarafından not alınmış, katılımcıların % 23.2’si kolposkop kullanılması gerektiğini, ancak bunun ürkütücü olduğunu söylerken, sadece % 3-4’ü kolposkop kullanmıştır Çocuk istismarı kurbanlarının muayenelerinde yapılan prosedür ve protokol değişimleri etkili olmuştur. Bölümler arasında kurulacak daha fazla iletişim ve işbirliği, çocuğun ihtiyacı olan ilgiyi görmesini sağlayarak kesin kararın daha rahat verilmesine olanak oluşturacaktır. FAZLA MİKTARDA MADENİ PARA YUTULMASI İLE GELİŞEN ÇİNKO ZEHİRLENMESİ Zinc Toxicity Following Massive Coin Ingestion Bennett DR, Baird CJ, Chan K, Crookes PF, Bremner CG, Gottlieb MM, Naritoku WY. Am J Forensic Med Pathol 1997; 18(2):148-15. Bu, fazla miktarda madeni para yutulması ile gelişen çinko zehirlenmesi sonucunda görülen ilk bildirilmiş ölüm olgusudur. Hastenede yattığı dönemde şizofren bir hastanın mide-bağırsak sisteminden dört yüz altmış bir adet madeni para çıkarılmıştır. Bunların bir çoğu mide sıvıları ile uzun süren temas neticesinde ciddi şekilde erimiş olan ve esas olarak çinko içeren 1981 sonrası penny’ler idi. Hastada çinko zehirlenmesi ile uyumlu lokal korrozif ve sistemik klinik belirtiler bulunmaktaydı. Hasta yatışından 40 gün sonra multipl organ yetmezliği sonucunda ölmüştür. Otopside alınan böbrek, pankreas ve karaciğer biyopsilerinde yüksek düzeyde çinko ve sırasıyla akut tubuler nekroz, orta şiddette fibrosis, ve akut masif nekroz tespit edilmiştir. Değişik organlardaki çinko zehirlenmesinin etkileri, bakır emiliminin bozulması, tedavi ve prognoz tartışılmıştır. POSTMORTEM İNTERVALİN GÖZ İÇİ SIVISI ÖRNEKLEMESİ İLE SAPTANMASI Determination of Postmortem Interval by Sampling Vitreous Humour Ross A. James, Paul A. Hoadley, Brett G. Sampson. Am J Forensic Med Pathol 1997; 18(2):158-62. Göz içi sıvısı analizi ile posmortem intervalin tahmin edilmesi, kan ve beyin omurilik sıvısının analiz edilmesinden daha avantajlıdır. Potasyum ve hipo- ksantin (Hx) gibi belirli maddelerin göz içi sıvısında postmortem dönemde lineer arttığı gösterilmiştir. Bu çalışmada postmortem intervalleri bilinen 100 olguda potasyum ve hipoksantin ölçülmüştür. Bulunan değerler daha önce yayınlanmış üç çalışmada verilen formüllerde kullanılmış ve formüllerin geçerliliği değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerde basit lineer reg- resyon analizleri yapılmış ve postmortem intervalin tayininde yeni formüller geliştirilmiştir. Bu formüller ile yapılan tahminler diğer yayınlanmış formüllere göre daha doğru sonuçlar vermiştir. Hem potasyum hem de hipoksantin (Hx) değerlerinin birlikte kullanılmasının her şartta daha doğru sonuçlandığı görülmüştür. İNSAN KALINTILARININ KİMLİKLENDİRİLMESİ İÇİN LOMBER OMURLARIN RADYOGRAFİK KARŞILAŞTIRMASI Radiographic Comparison of the Lumbar Spine for Positive Identification of Human Remains - A Case Report Valenzuela A. Am J Forensic Med Pathol. 1997; 18(2):215-6. Kimliği bilinmeyen bir kadavrada lomber omurları gösteren antemortem ve postmortem batın grafileri karşılaştırılmıştır. Üçüncü, dördüncü ve beşinci lomber omurda yaygın osteoporoz, spinal ve transveıs çıkıntıların belirginliği, sağ lomber skolyozdaki eşit açılanma gibi özelliklerin birbirine uyduğu gösterilmiştir. Kimliklendirmede kullanılan yöntemlerin eleştirisi sunulmuştur. TRAVMATİK KAROTİS ARTER DİSEKSİYONU Traumatic Carotid Artery Dissection Opes kin K. Am J Forensic Med Pathol 1997; 18(3):251-7. Travmatik karotis arter disseksiyonu adli tıbbi pratikte ölüm nedenleri arasında seyrek olarak görülmektedir. Tipik birçok özellikler gösteren üç travmatik karotis arter diseksiyon olgusu sunulmaktadır. Genellikle kafa ve boyna yönelik travma hikayesi bulunmaktadır ve en yaygın neden motorlu araç kazalarıdır. Karotis arter, ana karotis kolundan başlayarak kaver- nöz sinüse kadar herhangi bir bölümden yaralanabil- mekte ve bu ilgili beyin hemisferinin infaıktı ile sonuçlanmaktadır. Klinik semptomlar, şuur kaybı, hemi- parezi, afazi, Horner sendromudur. Bunlar tipik olarak saatler ya da günler sonra ortaya çıkabilmektedir. Karotis arter yaralanması bir dış yaralanma ile birlikte olabilir ve ilk anda saptanmayabilir ya da boyun veya kafa travması ile ilişkisi kurulmayabilir. En yaygın mekanizma, boyun travması ve boyun hiperekstansiyonu olarak düşünülmektedir. Sunulan olgularda erken tanının önemi vurgulanmaktadır. Eğer cerrahi müdahale olanağı olsa ölüm ile sonuçlanmayabileceği belirtilmektedir. MOTORLU TAŞIT KULLANIRKEN ATEŞLİ SİLAH İLE İNTİHAR - EK İKİ OLGU Suicide by Gunshot While Driving a Motor Vehicle - Two Additional Cases Murphy GK. Am J Forensic Med Pathol. 1997; 18(3):295-8. Motorlu taşıtla intihar genel olarak beklenenden daha sık olarak oluşmaktadır ve kanıtlamak çok zor olabilmektedir. Motorlu taşıt kullanırken diğer yollarla intihar çok seyrektir. Daha önce otomobil kullanırken ateşli silahla intihar eden iki olgu sunulmuştu. Motorlu taşıt kullanırken intihar eden iki olgu daha sunulmaktadır. Her bir olgu depresyonlu genç erkeklerdi ve intihar etmek amacı ile ateşli silahlan aldıkları belirtilmiş ve eyaletlerarası otoyolda motorlu taşıt kullanırken kendilerini vurmuşlardı. İntihar serilerinin olağan bulgularının tersine, dört olgunun üçünde intihar notu ya da notları bıraktıkları rapor edilmiştir. İçinde tek kişinin bulunduğu tek taşıtlı kazalar gerçekte direksiyon başında iken intihar olabilir. Motorlu taşıtla intihar gibi gönünen olgular ise gerçekte bir cinayeti saklama amacı güdebilir. Adli tıbbi birimlerde içinde tek kişinin bulunduğu tek taşıtlı ölümcül kazalarda rutin olarak tam bir otopsinin yapılması zorunludur. Böylece kuşkuya yer bırakmaksızın ölüm nedeni ve orijini belgelenebilmektedir.