Sosyolojik Bağlam Dergisi (Aug 2024)

Akışkan Çağda Genç Kuşaklar ve Köksüzlük Olgusu: Yitirilen Kolektif Bağlar Temelinde Memleket Aidiyeti

  • Gülden Şahin Hatipoğlu,
  • Serdar Ünal

DOI
https://doi.org/10.52108/2757-5942.5.2.2
Journal volume & issue
Vol. 5, no. 2
pp. 208 – 258

Abstract

Read online

Modernleşme ile geleneksel yapı ve dolayısıyla geleneksel topluma bağlı ortak değerler, inançlar, semboller bireyi destekleme ve belirleme gücünü kaybetmiştir. Geleneksel toplumlarda kolektiviteye bağlı tekil kimlikler de akışkan çağımızda konjonktüre bağlı çoğul nitelik kazanmıştır. Kimliğini, akışkan, kaygan ve güvensiz bir ortamında inşa etmeye çalışan günümüz insanının aidiyet duyduğu sabit değerler çözülmüş, sınırları genişlemiş, yaşam pratikleri değişmiş ve mekanı deneyimleme, içselleştirme ve mekanda yer edinme potansiyeli zayıflamıştır. Çalışmanın temel eksenini günümüz akışkan yaşamında daha çok irdelenmeye ihtiyaç duyulan genç bireyler açısından aidiyet duygusu ve köksüzlük ilişkisinin boyutları ve dinamikleri oluşturmaktadır. Bu çerçevede, araştırmanın temel amacı kendinden önceki kuşakların doğup yaşadıkları coğrafya ve mekanla (memleketle) fiziksel bağları kopmuş ya da zayıflamış genç bireylerin, kendileri için özdeşlik kurdukları mekânsal kimlik tercihlerini, memleket algılarını, köken duygularını, bir yerli olabilme hallerini ve aidiyet arayışlarını nicel ve nitel ampirik veriler aracılığıyla çok boyutlu olarak inceleyebilmektir. Araştırma bulguları çerçevesinde, geçmişte mekan ve insan arasında kuvvetli olduğu düşünülen bağların günümüz akışkan çağında giderek gevşemeye başladığı söylenebilir. Yaşam tarzının ve kimliğin önemli parametrelerinden biri olarak kabul edebileceğimiz mekanın (memleketin) bireylerin zihinsel tasavvurlarındaki yeri silikleşmiştir. Kalıcılık ve kolektivite kendine ait bir yaşamdan ve özgürlükten feragat anlamına geldiği için derin bağlılıklar çoğunlukla tercih edilmeyen bir durum olarak görülmektedir. Akışkan yaşam farklı deneyimlerin yaşanması ve henüz bilinmeyenin keşfi için beklerken bireyi de harekete zorlamaktadır. Bu nedenle memleketle, geçmişle ya da bellekle kurulan her kuvvetli bağ birey için engeldir. Dolayısıyla, bireylerin bir yerle kurduğu aidiyet bağları görece kaçınmalı veya bilinçli şekilde zayıf kurulan bağlardır. Neticede, günümüz akışkan çağda bireyler bulundukları hiçbir yerde çoğunlukla evinde hissetmezler ve kimsenin evinde hissetmediği bir dönemde bireyler bu duyguyu arama noktasında da büyük ölçüde kayıtsız veya çaresiz görünmektedir.

Keywords