Turcology Research (Sep 2024)

Türkçede “… gibi/olarak kullanılan isimler” ve “adlaşmış sıfat” İfadeleri Üzerine

  • Ahmet Turan Doğan

DOI
https://doi.org/10.62425/turcology.1446405
Journal volume & issue
no. 81
pp. 436 – 446

Abstract

Read online

Dilbilgisi çalışmalarında sözcük türleri ele alınırken genel olarak isim, sıfat, zamir, zarf, fiil, edat (çekim edatı), bağlaç (bağlama edatı) ünlem (ünlem edatı) başlıkları açılır ve dildeki sözcükler bu sekiz türe göre değerlendirilir. Bunların yanında bazı araştırmalarda pekiştirme edatına da yer verilir. Böylece sözcük türü sayısı dokuza çıkar. Edatlar hariç dildeki diğer sözcüklerin tür değerlendirmesi hem yapı hem de bağlam göz önünde bulundurularak yapılır. Edatlar, kalıplaşmış sözcükler olduğundan ilk değerlendirmeleri yapılarına göre değil bağlam ve anlam özelliklerine göre yapılır. Edatlar, dildeki sözcüklerin asıl, yan veya mecaz anlamlarının haricinde bir anlam kazanmasıyla oluştuklarından onların anlamsal özelliklerine dikkat etmek gerekir. Bu durum, göz önünde bulundurulmadığında hangi sözcüklerin edat olarak kabul edilmesi gerektiğinde de sıkıntılar yaşanır. Bu çerçevede, incelenen dilbilgisi çalışmalarının bazılarında özellikle çekim edatlarının ve ünlem edatlarının “edat gibi kullanılan isimler/adlar/sözcükler”, “ünlem gibi kullanılan isimler/adlar/sözcükler”, “edat olarak kullanılan isimler/adlar/sözcükler”, “ünlem olarak kullanılan isimler/adlar/sözcükler” biçimlerinde değerlendirildiği görülür. Bu da sözcüğün ait olduğu türle ilgili kafa karışıklıkları oluşturmaktadır. Aynı durum “adlaşmış sıfat” ifadesi için de geçerlidir. Bu da bir belirsizlik oluşturmaktadır. Halbuki, bir sözcük yapı, bağlam ve anlam özelliklerine göre değerlendirildiğinde dokuz sözcük grubundan birine dahil edilmelidir. Bu da herhangi bir sözcüğün “… gibi kullanılan isim/ad/sözcük”, “… olarak kullanılan isim/ad/sözcük” biçimlerinde değerlendirilmesiyle mümkün görünmemektedir. Çünkü bir sözcük çekim edatı veya ünlem edatı olduğunda dilbilgisel anlam kazandığından doğrudan isim olmaktan çıkar. “Adlaşmış sıfat” ifadesi de aynı anda iki sözcük türünü birden işaret etmesi bakımından sorunludur. Çünkü bir sözcük adlaştıktan sonra sıfatlığı zikredilmemelidir. Aynı biçimde sıfatlaştıktan sonra da adlığı zikredilmemelidir. Söz konusu çalışmada burada dikkat çekilen durumlara değinilmiş ve sözcük türleri ayrımı çerçevesinde bir değerlendirme yapılmıştır.

Keywords