İstem (Dec 2007)
MEVLÂNA’NIN ANLATIMI
Abstract
Mevlâna’nın anlatımı hem nicelik hem de nitelik olarak oldukça zengindir. Nicelik olarak zengindir, çünkü çok az eserde görülen konu çe şitliliğine yer vermiştir. Nitelik olarak zengindir, çünkü anlatımın anlatan, dinleyen ve söz bağlamındaki bütün imkânlarından yararlanmıştır. Mevlâna’nın anlatımındaki zenginlikle bilgi arasında doğrudan bir ilişki olduğu da görülür; anlatımını bilgi temelinden hareketle ve somuttan soyuta doğru giden bir düzen içinde yapmıştır. Ona göre görünmeyen âlem görünen âlemin ardındadır; ancak bu görünenin anlatımıyla görünmeyen kavranabilir. Mevlâna’nın bütün anlatımlarında göz önünde bulundurduğu temel ise fayda/yarardır. Çünkü bir anlatımdan herhangi bir kimse bir yarar elde etmiyorsa, anlatımın temel işlevi olan mesajın doğru algılanması gereği gerçekleşmemiş demektir. Bu nedenle, herkesin anlayabileceği oranda söz söylemeye büyük bir özen göstermiştir. Onun eserlerini, bilhassa Mesnevi’yi okuyan herkes, ister halktan ister yüksek zümreden olsun, kendine göre bir şeyler anlar. Mevlâna’nın eserlerini herkesin anlayabilmesi, ifade edilmek istenen anlamın bu kadar olduğu anlamına gelmediği gibi, anlatımının sanatsız ve çok sade olduğu anlamına da gelmemektedir. Çünkü kendisi herkese her şeyin söylenemeyeceğini belirttiği gibi, herkesin her şeyi anlamasının gerekmediğini de söylemektedir. Bu bağlamda onda bir “sehl-i mümteni”den bahsetmek de mümkündür. Hikâyeyi dinleyen halk ya da çocuk bir yandan masal zevki alırken, başka bir kişi aynı zevkle tasavvuf yüklü anlamlar çıkarabilmektedir. Mevlâna, söz sanatlarından ve etkin anlatım yollarından yararlanmıştır. En çok kullandığı söz sanatı benzetme, anlatım yolu ise hikâye etmedir. Ancak bu sanat ve anlatım yolu, gösterişli sözler etmek uğrunda bir amaç olmamış, varoluşu anlamak için birer araç olarak kullanılmışlardır. Bu araçla Mevlâna amacına ulaşır ve ona kulak kabartan herkesi, hangi dinden ve ırktan olursa olsun yeryüzü semahanesindeki minberinin önünde toplamayı başarır