Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2021)

Batı Kaynaklı Teorilerin Referans Değeri Bağlamında Faslı Filozof Taha Abdurrahman’ın Emanet Paradigması Üzerine Bir Değerlendirme

  • Soner Gündüzöz

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.856248
Journal volume & issue
Vol. 25, no. 1
pp. 139 – 155

Abstract

Read online

Faslı düşünür Taha Abdurrahman, Arap-İslâm dünyasının hayatta olan önde gelen filozoflarından biridir. Onun çalışma alanları, mantık, dil felsefesi, ahlâk felsefesi ve siyasî ilahiyat gibi konulardır. Eserlerinde bütüncül ve çok yönlü bir İslâmî metodoloji inşa eden Taha Abdurrahman, iʼtimâniyye (ilahî sözleşme ve emanet paradigması) ve tedâvul(iyye) (pragmatik-söz-eylem kuramı) ekseninde bir düşünce dünyası oluşturmaktadır. Taha Abdurrahman, bütüncül ve holistik bir bakışla ele aldığı İslâm düşünce geleneğini çok yönlü referans ağı ile tahlil, tenkit ve inşa etmektedir. Ayrıca Taha Abdurrahman’ın en önemli katkılarından biri, Kurʼânî ve nebevî eksende bir ahlâk felsefesi ortaya koymasıdır. Otuz beş civarında ve yaklaşık on bin sayfadan oluşan külliyatı ile velut bir düşünce adamı olduğunu ispatlayan Taha Abdurrahman, teo-politik yazıları ile fizikî ve metafizik bütünlük içerisinde müzakereci bir siyasal iletişim modeli önermektedir. Bu makale bir taraftan Taha Abdurrahman’ın temelde bir ahlak teorisi olan ilahî sözleşme ve emanet (iʼtimâniyye) paradigmasının siyasî ilahiyat, dilbilim ve müzakere etiği gibi temel bileşenleri hakkında bilgi vermeyi amaçlarken, diğer taraftan bu unsurların Batılı referanslarını belirlemeye çalışmaktadır. Bu çerçevede John Searl ve Austin gibi kuramcıların ortaya koydukları ve modern sosyal bilimler alanında oldukça önemli görünen söz edimleri kuramının, Taha Abdurrahman tarafından İslâmî bir söz-eylem teorisine ne şekilde dönüştürüldüğü de mukayeseli bir değerlendirmeye tâbi tutulmaktadır. Ayrıca makalede Batıda özellikle yeni iletişim teorileri ile daha da önem kazanan müzakere etiği konusunun İslâm düşüncesi ekseninde imkânı sorgulanmakta, müzakere etiğine ilişkin görüşlerin, İslâmî paradigma içinde Taha Abdurrahman tarafından nasıl konumlandırıldığı gözden geçirilmektedir. Dolayısıyla makale kapsam olarak Taha Abdurrahman’ın Batı’daki teorilere atıfları ile sınırlandırılmıştır. Taha Abdurrahman, dilbilimin bir alt dalını oluşturan Pragmatik (Pragmatics) ya da Söz Edimleri Teorisine atıfla, fakat İslâmî paradigmaya özgü ilkeler doğrultusunda bir İslâmî Pragmatik ya da İslâmî Söz Eylem Teorisi inşasına girişmektedir. Taha Abdurrahman, İslâmî pragmatik kavramını, müzakere kavramı ile birleştirmiştir. Taha Abdurrahmanʼın önerdiği Emanet Paradigması ve İslâmî Pragmatik Modelin çerçevesini belirleyen “praksis” ve “praksiyoloji [fıkhuʼl-felsefe]” terimleri ise “amel” ya da başka bir deyişle “eylem”e vurgu yapmakta, lengüstik açıdan J. L. Austin ve J. R. Searle gibi söz edimleri (pragmatics) alanının kurucu babalarını referans almaktadır. Ne var ki onun praksis (eylem) ve praksiyoloji (eylem bilim) kavramına asıl referans teşkil eden iki farklı alan daha vardır. Bunlar ekonomi ve felsefedir. Praksiyoloji özellikle İktisatçı Ludwig von Mises (1881-1973) ile beraber anılmayı hak eden bilimsel bir alandır. Misesʼe göre, hakkında fizik, biyoloji ve praksiyolojinin [esas itibariyle iktisadın] bilgi sağladığı alanın yasaları, insan iradesinden bağımsızdır. Bunlar insanın eyleme geçme gücünü kesin bir şekilde sınırlayan birincil ontolojik gerçeklerdir (Mises, 1998, 67). Taha Abdurrahman, İslâmî kaynakların yanında Ludwig von Mises, Jürgen Habermas, Chantal Mouffe ve Hannah Arendt gibi batılı düşünürleri referans almaktadır. Ne var ki onun bunlardan yararlanma şekli tenkit ve tahlil çerçevesinde gerçekleşmektedir. Ayrıca Abdurrahman; Jonas, Freud, Ellul, Putnam, Ricoeur ve Rawls gibi başka şahsiyetlere de atıfta bulunmaktadır. Taha Abdurrahman sözün eyleme dönüşme sürecini izah ederken, Richard Wolinʼin ifadesiyle Karl Löwith, Hans Jonas ve Herbert Marcuse gibi Heideggerʼin çocuklarından olan ve yaşadığı dönemde felsefeci unvanını reddetse de gerçek bir filozof olarak kabul gören Hannah Arendtʼin (1906-1975) Eylem Teorisinden de yararlanmaktadır. Buna mukabil Taha Abdurrahman, “Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir (Enfâl, 8/29)” ayeti gibi İslâm’ın nassî boyutuna kuvvetli atıflarda bulunmakta, bu çerçevede özellikle nevâfil hadisi diye bilinen hadisi esas alarak fıtrata dayalı bir praksis oluşturmaya çalışmaktadır.

Keywords