Kader (Dec 2020)

Şemsüddîn es-Semerkandî’de Kitâb-ı Mukaddes Bağlamında Hz. Muhammed’in Peygamberliğini İspat

  • Esra Hergüner,
  • Tarık Tanrıbilir

DOI
https://doi.org/10.18317/kaderdergi.810849
Journal volume & issue
Vol. 18, no. 2
pp. 617 – 641

Abstract

Read online

İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren herhangi bir dine sahip olmayan bir toplum bulunmamaktadır. İnsan, yaratılışına kodlanan inanma ihtiyacını Tanrı’ya yönelerek karşılamaktadır. Dolayısıyla tarihte ve günümüzde herhangi bir dine sahip olmayan insanlara ve toplumlara rastlanılmamaktadır. Semavî inanışlarda Tanrı, insanı yeryüzünde yalnız bırakmamış, mesajlarını insanlığa ulaştırması için peygamberler seçmiştir. Tanrı-insan iletişiminde önemli bir kurum olan nübüvvet, kelam ilminin temel konularından biridir. Peygamberler, hakikat yolculuğunda insanlar için rehberlik yapmayı ve onları kurtuluşa erdirmeyi amaç edinmişlerdir. Ayrıca Tanrı, peygamberleri aracılığıyla yeryüzüne müdahalelerde bulunmaktadır. Bu inanç doğrultusunda insanlar, dünyada sıkıntıya düştüklerinde ya da acizliklerini hissettiklerinde Tanrı tarafından gönderileceğine inandıkları bir kurtarıcı beklentisine girmektedirler. Dinler tarihi araştırmalarında yeryüzünde Şintoizm dışındaki neredeyse tüm dinlerde beklenen kurtarıcı inancı bulunmaktadır. Kurtarıcının vasıfları hakkında ortak benzerlikler bulunmakla birlikte ait olduğu dinin ortaya çıktığı sosyo-kültürel şartları ve coğrafî konumu itibariyle farklılıklara da rastlanılmaktadır. Bu kurtarıcılar dünyada felaketlerin yaşandığı, ahlaken çöküntünün görüldüğü kaos ortamında ortaya çıkacaklardır. İnsanları bu kargaşa ortamından uzaklaştıracaklar, onlara mutluluk ve esenlik getirip kurtuluşa erdireceklerdir. Yahudilik ve Hristiyanlıkta da kurtarıcı inancı yer almakla birlikte Müslümanlar bu dinlerde beklenen kurtarıcının Hz. Muhammed olduğunu kabul etmektedirler. Hz. Muhammed’in önceki kitaplarda müjdelendiği inancına sahip olan Müslüman düşünürler, Kitâb-ı Mukaddes’ten konuya ilişkin deliller bulmaya çalışmışlardır. Bu amaç doğrultusunda araştırmalarda bulunan İslâm âlimlerden birisi de Şemsüddîn es-Semerkandî (öl. 722/1322)’dir. Şemsüddîn Muhammed b. Eşref el-Hüseynî es-Semerkandî hicri 7./13 asrın sonları ve 8./14. asrın ilk çeyreğinde Türkistan’da yaşamış önemli bir Türk-İslâm âlimidir. Semerkandî felsefe, mantık, matematik, münâzara, bahs ve astronomi gibi çeşitli alanlarda önemli eserler vermiş zengin yönlü bir ilim insanıdır. Şemsüddîn es-Semerkandî eserleriyle ilim ve felsefe tarihine adını yazdırmış önemli düşünürlerdendir. O, sisteminin merkezine mantık ilmini alarak hemen her alanda eleştirel ve analitik üslup benimsemiştir. Onun yapıcı eleştirileri, Yunan filozoflardan İslâm filozoflarına oradan da felsefî kelam temsilcilerine kadar birçok düşünürün fikirlerinin anlaşılması ve yorumlanmasında önemli bir işleve sahip olmuştur. Semerkandî, bütün bunların yanı sıra Hıristiyan ve Yahudi inanç sistemini, Seneviyye ve Mecûsîyye gibi dinleri, natüralist filozofların Allah-âlem ilişkisi öğretilerini de aklî ve naklî deliller ışığında eleştirmekten geri durmamıştır. Aklî ilimlerde temayüz eden Semerkandî, ilâhiyat birikimiyle de kendisini göstermiştir. O, olağanüstü entelektüel ilgisiyle Kitâb-ı Mukaddes’e ilişkin bazı anahtar kavramlar ve ilâhî kodları analiz ederek İslâm dininin peygamberi Hz. Muhammed’in sadakatiyle ilgili özgün çıkarımlarda bulunmaktadır. Semerkandî, Hz. Muhammed’in nübüvvetine işaret olarak değerlendirdiği kimi Tevrat ve İncil pasajlarını dil, mantık ve şeriat kuralları ekseninde yorumlayarak Hz. Muhammed’in müjdelenen son peygamber olduğu sonucuna varmaktadır. Onun bu konuda üzerine en çok eğildiği kavramsal çerçeve Paran dağı, Paraklit, Hz. Musa’ya teşbih ve İsmâiloğullarına verilen müjdelerden oluşmaktadır. Semerkandî sözü geçen kavramlardan hareketle Hz. Muhammed’in zuhur ettiği coğrafya, sahip olduğu nitelikler ve soyuyla ilgili çıkarımlarda bulunur. Semerkandî ayrıca Hz. Muhammed’in meşruiyetinin temelini oluşturan diğer şeriatların nesih edilip yerine İslâm’ın ikame edilmesi ve onun evrensel bir peygamber olduğu gibi esaslara yönelik Ehl-i Kitap tarafından yöneltilen eleştirilere de cevap vermektedir. Semerkandî’nin önemli bir ayrıcalığı da onun iddialarını yalnızca teorik boyutta temellendirmeyip aynı zamanda Ehl-i Kitap önderleriyle fiili münazaralara da girişmesidir. Semerkandî, çoğu iddiasında tatmin edici analitik/burhânî bir tavır sergilese de bazı iddialarında ise karşı tarafı ilzama dayalı sofistik/cedelî bir yaklaşım sergilemektedir. O, genel anlamda beşâret geleneğine bağlı kalsa da muhakkik kimliğinin etkisiyle gelenek içerisindeki aynı delillere farklı bir perspektif ve güçlü bir muhakeme kazandırmaktadır.

Keywords