Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2021)

20. Asırda Hazırlanan Kazakça Meâllerde Müteşâbih İfadelerin Çevirisi Problemi

  • Daniyar Samet

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.984398
Journal volume & issue
Vol. 25, no. 3
pp. 1181 – 1202

Abstract

Read online

Kur’ân-ı Kerim hiç kuşkusuz ilahi öğretilerin en sonuncusu ve en mükemmelidir. Bu yüce kitap, özellikle kıyamete kadar hükümlerinin geçerli olmasıyla mükemmel bir i’caz özelliğine sahip olmakla beraber üslup ve muhteva açısından da birçok eşsiz özelliği bünyesinde bulundurmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm, her şeyden önce insanlardan o’nu iyice anlamalarını ve hayatlarında yaşamalarını istemektedir. Yaşamaları için öncelikle o’nun insanlara verdiği mesajlarını doğru bir şekilde anlamaları gerekir. O’nu iyi anlamaları için ya o’nun kullandığı dili bilmeleri ya da tercümeler vasıtasıyla o’nu anlamaya çalışmaları gerekmektedir. Tüm insanların Arapçayı bilmesi pratikte pek mümkün olmadığı aşikârdır. Zira insanlar Allah’ın hikmeti gereği farklı dil, kültür ve ırklara sahiptirler. Bundan dolayı dünyada farklı dillerde konuşan milletler Kur’ân-ı Kerîm’in ne demek istediğini anlayabilmek ve o’nun hükümlerini hayatlarına uygulayabilmek için Kur’ân-ı Kerîm’i kendi dillerine çevirmişlerdir. Hz. Muhammed (s.a.v.) zamanında Kur’ân-ı Kerîm’in farklı dillere kısmen tercüme edildiği bir vakıadır. Nitekim Selmân-ı Fârisî’nin (öl. 36/656 [?]) (r.a.) Fatiha sûresini Farsçaya tercüme etmesi ve Efendimizin (s.a.v.) farklı dilleri konuşan toplumları İslam’a davet etmek için yazdırdığı mektuplardaki âyetleri tercüme ettirmesi bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Kur’ân-ı Kerîm, vahyedildiği dönemden itibaren günümüze kadar dünyanın farklı dillerine birçok kez tefsir, meal ve tercüme edilmiştir. Dünya hayatı sona erene kadar insanlar farklı dilleri konuştukları sürece Kur’ân-ı Kerîm’i tercüme faaliyetinin de devam edeceğinde hiç şüphe yoktur. Kur’ân-ı Kerîm’in Kazakçaya ilk tercümesi ise 20. asrın başlarında Mûsâ Cârullah (öl. 1368/1949) tarafından yapıldığı kaynaklarda geçmektedir. Fakat bu tercüme eser basılmayıp yalnızca el yazması olarak kalmıştır. Önemli bir diğer husus ise âlimlerin söz konusu tercümenin diliyle iligili düşünceleridir. Nitekim onlara göre mealin dili Kazakça değil, Tatarcadır. 20. Asırda Hazırlanan Kazakça Meâllerde Müteşâbih İfadelerin Çevirisi Problemi adlı bu çalışmada 20. asırda hazırlanan Halife Altay’ın (öl. 1424/2003) Kuran Şarif Kazakşa Mağına Jane Tüsinigi, Aziz Akıtulı (öl. 1434/2013) ve Makaş Akıtulı’nın (öl. 1424/2003) Kuran Karim Kazakşa Avdarması, Nurali Öserov (öl. 1435/2014) ve Cumabay İstayev’in (öl. 1422/2001) Kuran Karim Jane Onın Kazakşa Mağınası, Ratbek Nısanbayulı ve Vahap Kıdırhanulı’nın Kuran Karim ve Vahap Kıdırhanulı’nın Kuran Karim Kazakşa Mağına Jane Tüsinigi adlı beş önemli Kazakça meâl çalışması incelenmiştir. İlk olarak müelliflerinin hayatları daha sonra o çalışmaların genel değerlendirmeleri, yayınlanan eserlerin dili, metod ve muhteva bakımından problem oluşturan yönleri ve teknik özellikleri ele alınmaya çalışılmış; bir sonraki adımda ise mütercimlerin Kur’ân-ı Kerîm’deki müteşâbih ifadelerden olan haberî sıfatları Kazakçaya nasıl tercüme ettiklerine ve söz konusu tercümelerin ortaya çıkardığı problemlere değinilmiştir. İslâm dininin ilim geleneğinde önemli bir yer tutan tefsir ilminin en önemli konusu ve meselelerinden birisi, hiç kuşkusuz Kur’ân’daki müteşâbihler meselesi olup, konu tarihsel süreçte başta kelâmcılar olmak üzere pek çok ilmî gelenekte ele alınmış ve tartışılmıştır. Bütün âlemleri var eden Yüce Allah kendisini tanımamız ve nasıl bir varlık olduğu noktasında bilgi sahibi olmamız için insanlara bazı sıfatlarını Kur’ân-ı Kerîm’de bildirmektedir. Allah vahiy yoluyla kullarının anlayabileceği bir dille ve bu dilin imkânları içerisinde teşbih ve mecazlar sayesinde zâtını kullarına tanıtmıştır. Bu tanıtım Hz. Peygamberin (s.a.v.) hadisleri aracılığıyla da gerçekleşmiştir. Dolayısıyla bu iki kaynak Allah’ın sıfatlarını bizlere haber vermektedir. Haberî sıfatlar, âyet ve hadislerde bildirilen ve haberle sabit olan sıfatları ifade eder. Bu makalede Allah’a izafe edilen yed, vech, ayn, istiva, kabza, mecî’ ve etâ gibi müteşâbih ifadelerden olan haberî sıfatların geçtiği on bir âyet örnek olarak ele alınmıştır. Allah’ın sıfatlarını doğru bir şekilde anlamak sahih ve tahkîkî imana sahip olma açısından çok önemlidir. Bu çalışma, Kazak mütercimlerin müteşâbih ifadeleri ne tür bir kelami görüşle Kazakçaya tercüme ettiklerini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Ayrıca çalışmada, müteşâbih ifadeleri Kur’ân ve hadis ilimlerinin çizdiği sınırlar çerçevesinde teşbihe ve tecsime düşmeden, insan aklının kabul edebileceği ifadeler ile anlamlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. 20. asırda Kazakistan’da yapılan Kazakça meâllerdeki müteşâbih ifadelerin Kazakçaya tercümesi meselesiyle ilgili herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Makalemiz bu konuda yapılan ilk çalışma olması hasebiyle önem arz etmektedir.

Keywords