Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2019)
Dindarlık İle Yerel Halkın Turizmin Sosyo-Kültürel Etkilerini Algılayışları Arasındaki İlişki
Abstract
Kültürleri ve inanışları farklı insanların etkileşimi üzerinde gelişen turizm, özellikle ekonomik getirileri nedeniyle pek çok yerel ve ulusal yönetici tarafından öncelikli sektörler arasında değerlendirilmektedir. Ancak, turizm gelişimi ekonomik unsurların ötesinde çevresel ve sosyo-kültürel pek çok etki de oluşturmaktadır. Söz konusu etkilerin yerel halk tarafından algılanışında etkin olan pek çok unsur incelenmiş olmakla birlikte dindarlığın etkisi çok az araştırılmıştır. Bu kapsamda, toplumsal ve bireysel düşünce ve davranışlar üzerinde önemli bir etken olan dindarlık hususunun turizmin sosyo-kültürel etkilerinin algılanışında etkin olup olmadığının incelendiği bu çalışma, alanyazına katkı sunabilecek boyuttadır. Çalışma kapsamında nicel araştırma yöntemlerinden anket tekniği benimsenmiş olup veri, Muğla Menteşe ilçesinde ikamet eden 528 bireyden elde edilmiştir. Çok değişkenli istatistik analiz yöntemlerinden yararlanılarak açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile yol analizi uygulanmıştır. Sonuçlar, dindarlık algısı arttıkça olumsuz sosyo-kültürel etkilerin daha kuvvetli algılandığını ancak dindarlık ile olumlu sosyo-kültürel etkilerin algılanışı arasında bağlantı bulunmadığını vurgulamaktadır. Bu sonuçlar, turizm planlaması ve gelişimini sürecinde yerel halkın inançlarının da göz önünde bulundurulmasının gerekliliğini işaret etmektedir. Özet: İnsanların aynı değerler etrafında toplanmalarını ve grup halinde hareket etmelerini sağlayan inanç sistemi veya toplumda birlikte yaşayan bireylerin ilişki ve sorumluluklarını belirlemek için düzenlenmiş inanç, uygulama, ritüel ve semboller sistemi olarak tanımlanabilecek olan din, en yaygın ve etkili sosyal kurumlardan olmasının ötesinde hem birey hem de toplumların tutumlarını, değerlerini ve davranışlarını etkilemesi nedeniyle, özellikle son yıllarda, sıklıkla incelenmektedir. Bireylerin dini bir gruba veya kurallara bağlılık dereceleri olarak tanımlanabilecek dindarlık ise dinsel öğelerin bir kişinin yaşamı üzerindeki etkinliğini ifade etmek için kullanılmaktadır. Tıp, antropoloji, psikoloji, sosyoloji gibi bilim dallarında yapılan çalışmalarda dindarlık ile mutluluk ve bedensel / ruhsal sağlık arasında genellikle olumlu bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Turizm alanında yapılan çalışmalarda ise, din, yoğunlukla inanç turizmi veya turistlerin tercihleri üzerindeki etkisi kapsamında ele alınmış ve dini turizmin planlanması ve kutsal alanların yönetimi, turizmin dini bölgelerdeki etkileri, hacıların seyahat motivasyonu ve seyahat şekilleri ile turistlerin dini ihtiyaçları gibi konulara odaklanılmıştır. Kültürleri ve inanışları farklı insanların etkileşimi üzerinde gelişen turizm, özellikle ekonomik getirileri nedeniyle pek çok yerel ve ulusal yönetici tarafından öncelikli sektörler arasında değerlendirilmektedir. Turizm gelişimi ekonomik unsurların ötesinde çevresel ve sosyo-kültürel pek çok etki de oluşturmaktadır. Yerel halk, turizmin gelişmesi ve sürdürülebilirliği açısından önem arz etmekte olup yerel halkın turizmin etkilerine yönelik algıları sıklıkla araştırılan konular arasında yer almaktadır. Topluma ve/veya mekâna aidiyet duygusu, destinasyonun ve/veya turizm sektörünün gelişim düzeyi, turizmin ekonomi içindeki önemi, destinasyonun turizme ekonomik bağımlılığı, turizm sektöründe istihdam edilmek gibi ekonomik unsurlar veya sosyo-demografik özellikler gibi pek çok değişkenin yerel halkın turizm algısındaki etkileri incelenmiş olmakla birlikte dindarlığın etkisi çok az araştırılmıştır. Yapılan çalışmalarda, özellikle dini bölgelerde yaşayan yerel halk ve çoğunlukla din adamlarının algıları araştırılmıştır. Sonuçlar, yerel halkın bölgeye dini amaçlarla gelen ziyaretçiler (hacılar) ile turistleri ayırdığını ve hacıların turistlere oranla daha fazla kabul gördüğünü vurgulamaktadır. Ayrıca, turistlerin alanın ve yapıların kutsallığını, güvenliğini, dekorunu tehdit ettiği ve turistlerin taleplerinin dini uygulamalara zarar verdiği algısının yaygın olduğu, hatta turizmin kendi kültürleri ve dinleri için tehdit olarak görüldüğü tespit edilmiştir. Kutsal alanlar dışında kalan turizm destinasyonlarında ikamet eden yerel halkın görüşlerinin araştırıldığı çalışma ise çok daha azdır. Alanyazın taraması ile bu kapsamda sadece bir çalışma bulunulabilmiştir. İran’daki iki turizm destinasyonunda yerel halkın turizmin sosyo-kültürel sonuçlarına yönelik algılarında dindarlığın etkisinin incelendiği çalışma ile sosyo-kültürel etkilerin algılanışı ile dindarlık arasında pozitif bir ilişki bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda, dindarlık hususunun turizmin sosyo-kültürel etkilerinin algılanışında etkin olup olmadığının incelendiği bu çalışma, alanyazına katkı sunabilecek boyuttadır.Çalışma kapsamında nicel araştırma yöntemlerinden anket tekniği benimsenmiştir. Ekonomik kaygıların katılımcıların görüşlerini etkilemesinin önüne geçilmesi amacıyla, Bodrum, Fethiye ve Marmaris gibi Türkiye’nin önemli turizm destinasyonlarına coğrafi olarak uzak olmamakla birlikte turizm gelişiminin sınırlı olduğu için tercih edilen Menteşe (Muğla) ilçesinde ikamet eden 528 bireyden elde edilen veriler iki aşamada analiz edilmiştir. İlk aşamada, kullanılan soru formu değişik çalışmalardan yararlanarak oluşturulduğu için ölçeklerin güvenirliğini test etmek üzere Güvenirlik Analizi ve yapısal geçerliliğini sınamak üzere Açıklayıcı Faktör Analizi (AFA) uygulanmıştır. Cronbach Alpha (α) değeri, sosyo-kültürel etkilere yönelik 22 ifade bütününde 0,907; her bir faktöre yönelik sırasıyla 0,941; 0,813 ve 0,772; Dindarlık ölçeğine yönelik ise 0,728 olarak hesaplanmış olup araştırmada kullanılan ölçeklerin güvenilir olduğu tespit edilmiştir. Sosyo-kültürel etkilere yönelik ifadelerin varyansın %64,413’ini açıklayacak şekilde 3 faktörlü bir yapı altında birleştiği, üç ifadeden oluşan dindarlık ölçeğinin ise tek faktöre yüklendiği ve varyansın %64,845’ini açıkladığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla analiz için kullanılan yapının iyi derecede geçerli olduğu anlaşılmıştır. İkinci aşamada, AFA ile belirlenen faktörlerin çalışma kapsamında oluşturulan modele uygunluğunu test edebilmek için Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ve ölçüm modeli ile gizli değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek ve kavramsal model ile verilerin uyup uymadığını değerlendirmek için Yapısal Eşitlik Model gerçekleştirilmiştir. DFA analizi sonucunda, bütün faktör yüklerinin 0,4’ün üzerinde olduğu ve uyum indekslerinin (x2/df, RMSEA, CFI, NFI ve GFI) hem DFA hem de yapısal eşitlik modelinde eşik değerleri aştığı görülmüştür. Dolayısıyla, faktör yapılarının ve çalışmada sınanan modelin uygun olduğu ve sosyo-kültürel etkilerin algılanması ile dindarlık arasında ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Çalışma sonuçları dindarlık ile turizmin olumsuz sosyo-kültürel etkilerinin algılanışı arasında bir ilişki bulunduğunu ancak turizmin olumlu kültürel etkilerinin algılanışında dindarlığın bir etkisinin bulunmadığını ortaya koymuştur. Dindarlık ile muhafazakârlık arasında kuvvetli bir ilişki bulunduğu göz önüne alındığında öngörülebilecek bir sonuç olduğu belirtilebilir. Ancak, Zamani-Farahani – Musa (2012) çalışmasında dindarlık ile sosyo-kültürel etkilerin algılanışı arasında olumlu etki bulunduğu sonucuna ulaşılmış olmasının destinasyonları ziyaret eden turistlerin profillerindeki ve sayılarındaki farklılıktan kaynaklandığı öngörülmektedir. İlk çalışmada ziyaretçilerin çoğu aynı din ve kültüre mensup kişilerden oluşuyorken, çalışma alanında turistlerin yarısına yakın kısmını farklı din ve kültüre sahip olanlar oluşturmaktadır. Çalışma sonuçları doğrultusunda turizm planlama ve uygulama süreçlerinde, yerel halkın dini inanışlarının, dikkate alınması ve dini inanışlara uygun adımların atılmasının veya yapılacak uygulamaların dini inanışlarına aykırı olmadığının anlatılmasının gerekli olduğu söylenebilir. Ayrıca, turizmin yerel dini inanışlara aykırı sonuçlar doğurmayacak (ya da bu tür sonuçları en aza indirgeyecek) şekilde gelişimine yönelik kararlar alınması gerekmektedir.Kitle turizminin (özellikle deniz–kum–güneş) geliştiği popüler destinasyonlara yakın olmakla birlikte ekonomik olarak turizm ile yoğun bir bağlantının bulunmadığı bir alanda gerçekleştirilen bu çalışmanın sonuçları kesitseldir. Diğer bir ifadeyle sonuçlar çalışma alanı ve hatta katılımcılar ile sınırlıdır. Gelecek çalışmalarda farklı turizm türü ve turist profiline sahip yerleşimlere odaklanabilir. Ayrıca, sonuçların ekonomik olarak turizme bağımlı destinasyonlarda da sınanması gereklidir.
Keywords