Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2021)

COVID-19 Pandemisi Sürecinde Dinî Gruplarda Otantikliği Yitirme Korkusuna Dayanan Yüz Yüze Etkileşim ve Ritüel Israrı: Delhi ve Kum Vakaları

  • Bayram Sevinç

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.963192
Journal volume & issue
Vol. 25, no. 2
pp. 641 – 660

Abstract

Read online

Yaşamın temel öğelerinin sarsıldığı olağanüstü dönemlerden birini deneyimlediğimiz günümüzde yaşam dünyasının anlam kaynaklarını ilgilendiren istisnai uygulamalar din sosyolojisi için ivedi konulardan biri olmuştur. Bu araştırmada, COVID-19 pandemisinin toplumsal yaşamın düzenliliğine etkilerine ilk dönemlerinde verilen tepkiler, Müslüman dinî gruplar çerçevesinde ele alınmıştır. Toplumsal örgütlenme biçimleri, kendi özgül formlarında tepkiler ortaya koyduğu için farklılıkların dikkate alındığı bir araştırma deseni tercih edilmiştir. Sosyal bilimlerin vazgeçilmez ilkesi olan “İnsan doğası gereği sosyaldir.” hükmü, günümüz pandemisinin kısıtlamalarında önemli konuların temel özelliği olmuştur. İnceleme için önemli olan dinî sosyalleşme, sürekli bir temelde gerçekleştirilmek istenen bir olgudur. Edimsel boyutu, bilinç ve dayanışma gibi grubun oluşumunu ve toplumsal ontolojisini etkileyen önemli unsurlara dikkat çeker. Bazı dinî gruplar yüz yüze etkileşim ve ritüellerde ısrar ederken, bazıları dijital araç ve kanalları etkin bir şekilde kullanmayı tercih etmektedir. Bu farklılık özellikle pandemi sürecinde kamusal bir mesele haline geldi. Öte yandan, yeni medya araçlarının dijital dünyası ve ulaşım teknolojisinin seyahat olanakları bağlamında bir tartışma söz konusudur. Dinî grupların yüz yüze etkileşim ve ritüel ısrarlarını ele alan bu çalışmanın teorik temeli Erving Goffman’ın yaklaşımıdır. Onun yüz yüze iletişime ilişkin analizleri ve günlük yaşamın törensel doğasını vurgulayan yorumları iki temel vaka çalışması aracılığıyla işlevselleştirilmiştir: İlk vaka, pandeminin ilk günlerinde Tebliğ Cemaati’nin yıllık toplantılarındaki ısrar ve uygulamasıdır. Bu dini grubun Delhi’deki merkezi (Nizamuddin Markaz) hakkında başlayan tartışma, hastalık teşhisine rağmen yıllık toplantılarını iptal etmemelerine dayanıyor. İkinci vaka, İran’ın Kum kentindeki türbeleri ziyaret eden hacıların ritüel ısrarına dayanıyor. Şii İslam anlayışının ibadet ve hac üzerindeki ısrarı ve ona dayalı şuurla inşa edilen dayanışma, bilinen bir olgudur. Çağdaş pandemide Pakistan gibi ülkelerden Kum şehrine gelen hacıların hareketliliğinin yanı sıra Hac sırasındaki temas ve sosyal mesafenin neden olduğu bulaşma riski tartışılmıştır. İki vaka, vaka analizi yöntemi ve betimsel analiz tekniğini içeren nitel bir desenle ele alınmıştır. Makalenin temel amacı ve hedeflenen katkısı, toplumsal düzeyde analitik bir açıklayıcı olarak ritüellere dayalı performatif aracılığıyla yüz yüze etkileşimin ısrarını ortaya koymaktır. Dini grupların kısıtlamalara yönelik olağanüstü dönemlerdeki tepkisini analizine dayanan çıkarımlar, konunun önemini inşa etmektedir. Vaka çalışması bağlamında belirlenen vaka bilgileri, geleneksel etkileşim biçimlerine sahip grupların belirsizlik ve inisiyatif alanında kendi uygulamalarında ısrar ettiğini göstermektedir. Zorunluluk inisiyatifi ortadan kaldırmadıkça, geleneksel dinî grupların bu ısrarının tespiti sadece teolojik değil aynı zamanda ontolojik bir doğrulamadır. Grup üyelerinin grup içindeki itibarlarını ve grubun özverisini temsil etmek için inisiyatif aldıkları anlaşılmaktadır. Ulus ötesi İslami dâvetin en büyük grubu olan Tebliğ Cemaati’nin demografik hareketliliğe dayalı bir yöntemden vazgeçmemesi tartışma konusu olmuştur. Grubun ısrarı, her sıradan müminin davayı yaymayı asli görevi olarak kabul etmesini gerektiren yöntemlerden kaynaklanmaktadır. Öte yandan İslam dünyasında geleneksel yapısı ve ritüel yoğunluğu ile öne çıkan Şiilik, özel önem verdiği, dayanışma ve kimliğini inşa ettiği hac olgusunda inisiyatif sürecinde ısrar etmiştir. Bu ısrar, üyelik sisteminin icrasında dinî grubun dinamiklerini ve sosyal ontolojisini korumayı amaçlamaktadır. Esasen gruptaki birey yüz yüze etkileşim konumunda ısrar eder; çünkü bir grupta rol almak aynı zamanda bir yüze sahip olmak demektir. Dolayısıyla dinî grupların bu ısrar performansı aynı zamanda kendilik teknolojilerinin bir yansıması olarak da okunmalıdır. Son tahlilde ortaya konan ısrar, özünde toplumsal ontolojideki konum ısrarıdır.

Keywords