Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (Aug 2015)
SOSYAL SERMAYE TARTIŞMALARI VE TÜRKİYE’DE SOSYAL SERMAYENİN ÖLÇÜLMESİ SORUNU
Abstract
Son yıllarda sosyal bilimler yazın alanında önemli bir kavram haline gelen sosyal sermaye olgusu ekonomi, kalkınma, eğitim, suç gibi alanlarda giderek artarak kullanılmaktadır. 1990’lı yıllardan itibaren sosyoloji temelli kuramsal bir gelişme gösterirken özellikle ekonomi ve kalkınma odaklı çalışma alanlarında sorunların çözümü konusunda yeni bir teknik dil ve yeni bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Bundan dolayı sosyal bilimlerin farklı alanlarında bağ kurabilen bir kavram olabilme özelliğine sahiptir. Ancak sosyal sermayeyi inceleyen araştırmacılar, kullandıkları analiz düzeyine ve ele aldıkları konularına göre farklı tanımlar ifade etmektedirler. Bu durum sosyal sermayeye ilişkin birden fazla ve birbiriyle çelişen tanımların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Örneğin kimi çalışmalarda sosyal sermaye içsel ve dışsal sosyal sermaye olarak ikiye ayrılmaktadır. Türkiye’de yapılan sosyal sermaye çalışmalarında ise açık bir biçimde ifade edilmese de genellikle, içsel sermaye yaklaşımının benimsendiği görülmektedir. Ancak yapılan değerlendirmeleri göz önünde bulundurursak Türkiye’nin sosyal sermayesi içsel sosyal sermaye yaklaşımına göre düşük, dışsal sosyal sermaye yaklaşımına göre yüksek olarak değerlendirilebilmektedir. Bu ikili farklılık incelenen nesnenin kim tarafından neyi nasıl ele alıp kurguladığını ve çalışmanın yöntemini irdelememiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Aynı zamanda bu ikili farklılık kavramların ayağı yere basmayan felsefi bir söylemin parçası olmadıklarını ve kavramların toplumsal, tarihsel, yerel kökleri olduğunu ve bu gerçeklikler temelinde açıklanması gerektiğini de hatırlatmaktadır. Bu çalışmanın temel hareket noktası egemen söylemi oluşturan yöntem, gösterge ve politika önerilerinin Türkiye’nin “sosyal sermaye gerçeğini” tahlil ederken konunun ancak belirli bir yerden bakınca görünen yönlerini betimleyici bir tarzda öne çıkardığı ve bu yeniden inşa edilmiş gerçekliğin toplumsal gerçekliğin başka açılımlarını görünmez kıldığıdır. Bu çalışmada ise öncelikli olarak sosyal sermaye yönteminin ve ölçütlerinin genel bir değerlendirmesi ile muğlak olan yönleri ortaya koyulacaktır. Daha sonrasında özellikle Dünya Bankası ölçütlerine bağlı ele alınan sosyal sermaye çalışmalarının Türkiye’de yapılan niteliksel ve niceliksel açıdan barındırdığı eksiklikler ortaya koyulmaya çalışılacaktır. Böylelikle sosyal sermaye çalışmalarında klasik iktisadi kalkınmaya dayalı açıklamalarının yetersizliği ve her toplumun tarihi, sosyo-kültürel özelliklerinin dikkate alınmasının gerekliliği ortaya konulacaktır.