Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2017)

Kur’an Kıssalarının Klasik Arap Şiirindeki Yansımaları: Nûh Kıssası Örneği

  • Mücahit Küçüksarı

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.292846
Journal volume & issue
Vol. 21, no. 1
pp. 321 – 354

Abstract

Read online

Kur’an kıssaları, sahip oldukları zengin muhteva, dil özellikleri ve herkese hitap edebilme özelliği ile Arap edebiyatında büyük ilgi görmüştür. Özellikle şiir alanında bu kıssaların yansımalarını, en güzel biçimleri ile görmek mümkündür. Şairler bazen öykü-şiir tarzında eserler kaleme alarak, kendi yorumlarıyla birlikte bu kıssaları okuyucuya aktarmışlar, bazen de bu kıssalarda yer alan farklı motifleri, kendi duygularının aktarımı noktasında yardımcı unsur olarak kullanmışlardır. Nûh kıssası da dikkat çekici ve ibretli muhtevası ile şairler için bir ilham kaynağı olmuştur. Bazı şairler bizzat bu kıssayı anlatan şiirler kaleme almıştır. Bazıları ise bu kıssaya ait tufan, Nûh’un gemisi ve yaşı gibi motifleri şiirlerine dâhil etmişler ve böylece kıssaya telmihte bulunmuşlardır. Bu bağlamda, çalışmamızda Klasik dönemde yaşamış pek çok şairin divanı taranarak, farklı örneklere ulaşılmaya çalışılmış ve kayda değer görülenler ışığında Nûh kıssasının Arap şiirindeki yansımaları ortaya konmaya gayret edilmiştir.Kur’an kıssaları muhtevaları ve üslup özellikleri bakımından Arap dili üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Canlı bir anlatıma sahip olmaları ve herkese hitap eden bir yönlerinin olması bu etkinin gücünü daha da artırır. Arap şiiri de canlı ve coşkulu bir anlatıma sahiptir. Ayrıca şiir, öteden beri Arapların en etkili ifade biçimidir. Bu bakımdan Arap şiirinin, Kur’an kıssalarının bu etkisinden bağımsız kalması elbette düşünülemezdi.En eski devirlerden bu yana, öykü ve şiir, bütün toplumlarda daima hayatın bizzat içerisinde olmuştur. Savaşlar, av maceraları, kahramanlıklar, aşklar vs. hayata dair bütün yaşanmışlıklar, bazen bir şiirin dizelerinde bazen de bir öykünün satırlarında hayat bulmuştur. Bu sebeple de her devirde, edebiyat türleri içerisinde en çok ilgiyi öykü ve şiir çekmiş ve bu ikisi daima bir etkileşim halinde olmuşlardır. Bu güçlü ilişkiyi Kur’an kıssaları ve şiir arasında görmek de mümkündür. Zira bu kıssalarda öylesine çarpıcı unsurlar vardır ki, bunlar şairlere ilham kaynağı olmuşlardır. Bu bağlamda Nuh kıssası özellikle zikredilmelidir.Nuh kıssası farklı kültür ve edebiyatlara ait yazılı ve sözlü edebi ürünlerde sıkça işlenen bir temadır. Bu durum, Arap şiiri için de pek farklı değildir. Zira bazı Arap şairler bizzat bu kıssayı anlatan şiirler kaleme almıştır. Bazıları ise bu kıssaya ait motifleri şiirlerinde kullanmışlar ve böylece kıssaya telmihte bulunmuşlardır.Öykü-şiir tarzında şiir kaleme alan şairler içerisinde belki de en önemli isim Ümeyye b. Ebi’s-Salt’tır. Şiirlerinde pek çok peygamber kıssasına yer veren Ümeyye tufan olayına ayrı bir önem vermiş ve bu konuya dair pek çok şiir kaleme almıştır. Ondan sonraki dönemlerde yine bazı isimler Nuh kıssasını anlatan şiirler yazmışlardır. Ancak bu şiirlerin sayısı çok fazla değildir. Dolayısıyla Arap şiirinde, peygamber kıssaları çerçevesinde İran ve Türk edebiyatlarında olduğu gibi bir öykü-şiir geleneğinin oluşmadığı görülmektedir.Bu şiirlerde aktarılan bilgilerin, bazen Kur’an’ın anlatımı ile örtüştüğü, bazen de başka kutsal kitapların ve kültürlerin etkisi altında kaldığı dikkat çekmektedir. Ancak bazı şiirlerde, Kur’an’da yer almayan detaylar da yer almaktadır. Gerek İslam öncesi dönemlerde gerekse İslami dönemlerde yazılan şiirlerde Kur’an dışı unsurların şiirlere dâhil olduğu bir gerçektir. Bu sebeple Müslüman şairlerin Nûh kıssasını konu edinen şiirler yazarken, Kuran’a bağlı kalmak gibi bir zorunluluk hissetmedikleri söylenebilir. Bunun yanında, Nuh kıssasının anlatıldığı öykü-şiirlerde dil ve anlatım oldukça sadedir. Edebi sanatlar yoğun bir biçimde kullanılmaz. Bu durum, bu tarz şiirlerdeki asıl gayenin insanları bu kıssalar hakkında bilgilendirmek olduğunu göstermektedir. Ümeyye b. Ebi’s-Salt’a ait şu dizeleri, yukarıda zikredilen hususlara örnek olarak göstermek mümkündür:[O Allah], Nûh’un gemisinden hayır sahibi olanları, Lübnan baştan sona helak olduğunda, kurtarandır.Tandırı kaynadı ve dağların üzerini örtüp kaplayan hatta onları aşan su ile coştukça coştu.[Allah’ın] kulu [Nûh]’a yürü dendi, yürüdü. Ve vallahi onun yürüyüp gitmesi o dehşete rağmendi.[Gemiden] in, zira gemi seni karar kılacağı yer olan yüksek bir dağın başına ulaştırmıştır, denildi.Nuh kıssasının, Arap şiirine ikinci yansıma biçimi ise telmihlerdir. Bu bağlamda özellikle Nuh’un kişiliği, tufan olayı, gemi ve Nuh’un yaşı belli başlı semboller olarak öne çıkmaktadır. Bu telmihler, pek çok şairin anlatım tarzına yenilikler katmış ve şiirlerini anlamsal bakımdan daha zengin kılmalarını sağlamıştır. Bu şiirlerde Nuh’un kurtarıcı olmak, şefkatli olmak, vefalı olmak gibi özellikleri öne çıkarılmıştır. Mesela Nabiga ez-Zübyânî Nuh’la ilgili olarak şöyle der:Sana, [yarı] çıplak, eski elbiselerimle ve şüphelerimden kaynaklı korkuyla geldim.Oysa emanete ihanet etmediğini gördüm. Nûh da aynı şekilde ihanet etmezdi.Tufan olayı bazen gözyaşının bazen de cömertliğin bir sembolü olmuştur. Bu şiirlerde çoğu zaman mübalağa sanatı yapılmıştır. Duygular abartılı ama çok etkileyici bir şekilde dile getirilmiştir. Nuh’un gemisi ise yalnızlığın sembolü ve bir kurtarıcıdır. Farklılıkları bir araya getirme özelliğine Bu şiirlerde çoğu zaman mübalağa sanatına başvurulmuştur. sahiptir. Nuh’un gemisi bazen yozlaşan toplumdan kaçışın, bazen de sevgilinin yüzünde beliren saçın sembolüdür. Lisânuddîn b. el-Ḫatîb’e ait şu hoş dizelerde de bu zikredilenlerin bir örneğini bulmak mümkündür:Yanağının bahçesi, kurumuş bir ağaca dönse bile, bana verdiğin söze ihanet ettiğini, hiç görmedim.Ve yüzünün, her iki yanındaki zülüflerinin yay [gibi kıvrımları], güzellik gemisinin Cûdî’ye oturduğunu söyledi.Tüm bu şiirlere Nuh kıssası çerçevesinden bakıldığında, Kur’an kıssalarının şairlerin anlatımlarına güç kattığı, lafız ve anlam bakımından şiirlerini zenginleştirdiği görülmektedir. Bu da, duygu ve düşüncelerin daha etkili bir biçimde aktarılmasını sağlamıştır.

Keywords