Marife Dini Araştırmalar Dergisi (Dec 2022)

Roma Katolik Kilisesi'nde Bir Dönüm Noktası Olarak Papa I. Leo

  • Mustafa Furkan Dinleyici

DOI
https://doi.org/10.33420/marife.1179407
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 2
pp. 715 – 737

Abstract

Read online

Papalık tarihinde “Magnus” (büyük, yüce) sıfatına layık görülen ilk isim 440-461 yılları arasında görev yapan Papa I. Leo’dur. Leo’nun bu sıfatla nitelenmesinde birkaç önemli faktör bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, Leo’nun Katolik Kilisesi içerisinde yapmış olduğu düzenlemelerdir. Mektuplarında görüldüğü kadarıyla Leo, piskoposların ve diğer kilise görevlilerinin rüşvet, yolsuzluk, kilise makamını kötüye kullanma gibi çeşitli yanlışlarına müdahale ederek düzeltmeye çalışmıştır. Kiliselerdeki ibadet düzeni, dinî törenler, evlilik, kadınlarla ilgili meseleler ve daha pek çok konuda tavsiye ve uyarılarda bulunarak Katolik Kilisesi’ni sistemli ve düzgün biçimde çalışan bir kurum haline getirmek için gayret göstermiştir. İkinci olarak Leo, Roma halkı ve dışarıdan Roma’ya gelen Hıristiyanlarla da kuvvetli bir iletişim kurmaya çalışmış ve devamlı olarak vaazlar vermiştir. Noel, Epifani, Paskalya, Yükseliş, İsa’nın Çilesi (Passion), Pentekost, Lent, diğer oruç günleri ve azizlerin anma günlerinde verdiği onlarca vaazı bulunmaktadır. Leo’nun vaazları Papalık tarihinde günümüze ulaşan en erken vaazlardır. Kendisinden önceki papaların da vaazlarının olduğu bilinmektedir ancak günümüze kadar ulaşmamıştır. Leo, içeriden yaptığı düzenlemelerle Katolik Kilisesi’ni korumaya çalıştığı gibi dışarıdan gelen saldırılarla aynı şekilde mücadele etmiştir. Leo’nun papalık faaliyetleri içerisinde öne çıkan meselelerden biri de heretiklerle ilgili problemdir. Leo hem mektuplarında hem de vaazlarında sık sık çeşitli heretik akımlardan bahsetmekte ve bu akımlara karşı dikkatli olunması için uyarılarda bulunmaktadır. Leo’yu meşhur yapan hadiselerden biri de 452 yılında Roma’yı işgale gelen Attila’yı durdurmasıdır. Her ne kadar araştırmacılar böyle bir olayın hiç yaşanmadığını ya da yaşanmış olsa bile abartılarak anlatıldığını belirtse de bu hikaye Katolik Kilisesi içerisinde yüzyıllar boyunca anlatılmış ve Leo’yu diğer papalardan daha önemli kılan olaylardan biri kabul edilmiştir. Papa I. Leo’yu Roma Katolik Kilisesi için dönüm noktası haline getiren ve onu Leo Magnus yapan husus ise Petrus’un otoritesine yapmış olduğu vurgudur. Bilindiği gibi Roma Kilisesi’nin kurucusu havari Petrus kabul edilmektedir. Leo’dan önceki papalar Roma Kilisesi’nin otoritesini ve diğer kiliseler arasındaki üstünlüğünü Petrus’un mezarının Roma’da olmasına dayandırırken Papa I. Leo bu otoriteyi doğrudan Petrus’un şahsına dayandırmıştır. Bununla da yetinmeyen Leo, Petrus’un Roma Kilisesi üzerinde hala etken güç olduğunu ve bu gücün de papalar aracılığıyla ortaya çıktığını iddia etmiştir. Böylece papalar doğrudan doğruya Petrus’un her anlamda varisi ve onun sözcüsü haline gelmiştir. Dolayısıyla papanın sözleri ve otoritesi aslında Petrus’un sözleri ve otoritesi olarak değerlendirilmeye başlamıştır. Leo, Petrus’un otoritesini ve dolaylı olarak Roma Kilisesi’nin üstünlüğünü ortaya koymak adına büyük çaba göstermiştir. Günümüze ulaşan mektuplarında ve vaazlarında hangi konu ile ilgili konuşursa konuşsun meseleyi bir şekilde Petrus’a bağlamakta ve Hıristiyan inancının tamamının temelinde havari Petrus’un olduğunu ispatlamaya çalışmaktadır. Burada zikredilen hususlar dışında Leo’yu önemli kılan bir diğer mesele de İsa’nın tabiatı hakkındaki söylemleri ve bu söylemlerin 451 Kadıköy Konsili’ne etkisidir. Leo, 440 yılında itibaren vermiş olduğu vaazlarda ve yazdığı mektuplarda Katolik inancına göre İsa’nın tabiatını anlatmaktadır. 431 yılındaki Efes Konsili’nde Nestorius’un aforoz edilmesi ve görüşlerinin yasaklanmasına rağmen kilise içerisinde İsa’nın tabiatı ile ilgili tartışmalar devam etmiştir. Constantinopolis piskoposu Flavianus ve Eutyches arasında bu konu ile ilgili çıkan tartışmanın büyümesi neticesinde Flavianus, Papa I. Leo’ya başvurmuş ve kendisinden yardım istemiştir. Bu istek üzerine Leo, Kadıköy Konsili’nde İsa’nın tabiatı hakkındaki görüşlerin temel metni kabul edilecek olan mektubu yazmıştır. Böylece Leo yüzyıllar boyunca tüm Hıristiyan dünyasını etkileyen önemli bir isim haline gelmiştir.

Keywords