Atebe (Dec 2022)

Mâtürîdî'nin İbn Abbas Rivayetlerine Yaklaşımı

  • Davut Şahin

DOI
https://doi.org/10.51575/atebe.1203162
Journal volume & issue
no. 8
pp. 95 – 114

Abstract

Read online

Çalışmada İslam tefsir geleneğinin erken dönem müfessirlerinden biri olan Mâtürîdî’nin (ö.333/944) İbn Abbas (ö. 68/687-688) rivayetlerine yaklaşımı incelenmektedir. Bilindiği üzere onun kaleme aldığı Te’vîlâtü’l-Kur’an dirayet ağırlıklıdır. Ancak eserdeki dirayet içerikli yorumları rivayetten yoksun değildir. Zira tefsirinde az da olsa Hz. Peygambere isnad edilen rivayetlere, bolca sahabe ve tabiine ait rivayetlere rastlanır. Sahabe nesli içerisinde tefsirde ilk sırada yer alan İbn Abbas, Te’vîlâtü’l-Kur’an’da da rivayet sayısı bakımından ilk sırayı korumaktadır. Tespitimize göre bu eserde İbn Abbas’a ait 579 rivayet vardır. Bu sayıyla İbn Abbas Te’vîlâtü’l-Kur’an’da sahabe arasında ilk sırada yer almaktadır. İbn Abbas’ın önemi aslında rivayet bakımından ilk sırada yer almasıyla ilgili değildir. Mâtürîdî’ye göre genelde sahabenin, özelde İbn Abbas’ın tefsirde ayrı bir önemi vardır. Zira o, tefsiri ayetlerin inişine şahit olan sahabeye özgü bir alan olarak görmektedir. Bilindiği üzere Mâtürîdî, tefsir te’vil ayrımı yapmakta, tefsirin sahabeye te’vilin ise âlimlere ait olduğunu söylemektedir. Onun bu yaklaşımı çalışmada Te’vîlâtü’l-Kur’an’daki İbn Abbas’a ait 579 rivayet üzerinden incelenmektedir. Çalışma iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda Mâtürîdî tefsirindeki İbn Abbas rivayetleri biçim ve içerik açısından tanıtılmaktadır. Rivayetlerin uzun veya kısa oluşu, ayet içerip içermemesi, İbn Abbas’ın senedde Peygamberin sözünü aktaran biri olarak yer alması rivayetlerin biçimsel yönü olarak görülebilir. Rivayetlerin Te’vîlâtü’l-Kur’an’daki görünümü de bu bağlamda ele alınabilir. Bu hususta önce Mâtürîdî’nin İbn Abbas rivayetleri için hem te’vil hem tefsir ifadesini kullandığını belirtmeliyiz. O tefsirinin genelinde sadece sözü söyleyenin ismini zikrederek senedin geriye kalan kısmını hazfettiği için tefsirinde senedin yer alış biçimi üzerinde durma imkânı yoktur. Rivayetin metin kısmını ise Mâtürîdî bazen olduğu gibi alıntılamakta bazen özetlemekte bazen de başkasına ait sözü zikrettikten sonra İbn Abbas’a ait sözün, aktardığı söze benzediğini söylemekle yetinmektedir. Te’vîlâtü’l-Kur’an’da İbn Abbas’a ait rivayetlerin içeriğine gelince rivayetler, hurûf-ı mukattaa, sebeb-i nüzul, kıraat, nesh gibi Kur’an ilimleri, kelime açıklamaları, ayet yorumları şeklinde sınıflandırılabilir. O ayetin bazen bir kesitini bazen bütününü yorumlamakta, yorumlarını nüzul dönemi veya sonrası olaylar ile ilişkilendirebilmektedir. Çalışmanın ilk kısmı bu çerçevededir. İkinci kısımda ise Mâtürîdî’nin İbn Abbas rivayetlerini ayeti yorumlamada kullanışı ele alınmaktadır. Te’vîlâtü’l-Kur’an’a bu açıdan bakıldığında Mâtürîdî’nin farklı tavırlar sergilediği rahatlıkla görülebilir. Zira o, bir âyetin yorumu için İbn Abbas’ın görüşünü bazen benimsemekte, kendi görüşüne dayanak etmekte, bazen başka rivayet zikretmeksizin onun rivayetiyle yetinmekte, bazen onun rivayetini diğer rivayetler içerisine almakta ancak bunlara ilişkin bir değerlendirme yapmamaktadır. Bunun yanı sıra o bazen İbn Abbas tefsirini tercih etmemekte hatta eleştirmektedir. Mâtürîdî’nin İbn Abbas’ın yaptığı yorumu gereksiz gördüğü yerler de bulunmaktadır.

Keywords