Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2023)

Cumhuriyet Dönemi Dinî Yayınlarda Mucize Anlayışı (1924-1960)

  • Abdurrahman Atalay

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.1251202
Journal volume & issue
Vol. 27, no. 1
pp. 186 – 208

Abstract

Read online

Öz: Cumhuriyetin ilk çeyreğindeki dinî yayınların gerek muhteva gerekse üslup ve metot olarak istikametini belirleyen birçok âmilden bahsetmek mümkündür. Bu âmillerin bir kısmı Cumhuriyetle birlikte devreye girerken-veya güçlü bir hal alırken- önemli bir kısmının da Osmanlı modernleşmesine kadar uzanan bir geçmişe sahip olduğu görülmektedir. Osmanlı devletinin savaş meydanlarında başlayan gerilemesi, ciddi toprak kayıplarının yanı sıra Müslümanların kendilerine olan güvenlerini zedelemiş ve kurtuluşun Batı tipi bir modernleşmeyle mümkün olacağı fikrini yaygınlaştırmıştır. Bu çerçevede Batı dünyası ile geri kalmışlık hissiyle kurulan zorunlu ilişkiler askerî, siyasî ve kültürel alanlarla sınırlı kalmamış dinî alana da sirayet etmiştir. Bundan dolayı Osmanlı âlim ve mütefekkirleri bir taraftan siyasî ve idarî ıslahatlarla çıkış yolları ararken diğer taraftan da mevcut din anlayışını ve bu istikamette teşekkül etmiş olan din-dünya tasavvurunu tartışmak zorunda kalmıştır. İslam’ın terakkiye mani olmadığı, bilimsel ve teknik gelişmeleri teşvik ettiği, içerik olarak da akıl ve mantık esaslarıyla tetabuk ettiği bilhassa vurgulanmıştır. Bu minvaldeki vurguların gerek Osmanlı’nın son döneminde gerekse Cumhuriyet Türkiyesi’nde kaleme alınan metinlerde canlılığını koruduğu da bilinmektedir. Diğer taraftan Batı’nın determinist bir çerçevede teşekkül eden pozitivist ve materyalist bilim anlayışından bağımsız gelişmeyecek olan bu yaklaşım şekli, İslâm’ın amelî ve ahlakî meseleleriyle birlikte itikat sahasını da etkilemiştir. Bu durumun cumhuriyet dönemine intikal edildiğinde kuvvetlenerek devam ettiği ise aşikârdır. Zira seküler ve pozitivist zemin arayan cumhuriyetin kurucu kadroları, genelde dinî sahanın özelde ise itikadî hususların dönemin bilimsel anlayışıyla çatışmaması gerektiği fikrini savunmaktadır. Çalışma konumuz bağlamında ifade edecek olursak siyasî merkez, tabiatta sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde zorunlu sabit yasaların olduğunu ve bu yasaların dışında bir etkinin mümkün olmadığını düşünmektedir. Bu tavra karşılık dinî yayınlarda, tabiat yasalarının üstüne çıkan durumları ifade etmek için kullanılan mucize meselesi, bir taraftan Allah’ın sıfat ve fiillerine halel getirmeden diğer taraftan da İslâm’ın modern bilimle çatıştığı izlenimine mahal vermeden ele alınmaya çalışılmıştır. Siyasî merkezin ve Batıcı aydınların çizmiş oldukları seküler ve pozitivist çerçevenin etkisi altında meselenin tartışılması ise konuyu araştırılmaya değer bir konu haline getirmektedir. Zira yeni ilm-i kelam döneminde mucizelerin imkânı ile ilgili aklî ve bilimsel yorumlara cumhuriyetle birlikte kurucu kadroların sınırlandırıcı tavrı da eşlik etmiş ve bu durum dönemde yazılan metinlerin muhteva ve üslubunu önemli ölçüde belirlemiştir. Bu hal ve şartlarda mucize gibi dini bir meselesinin temellendirilmesinde çatışma ve uzlaşma noktalarına işaret etmenin önemli olduğunu kanaatindeyiz. Bu doğrultuda çalışmamız, zaman olarak 1924-1960 yıllarını kapsayan ve kaynak olarak da bilhassa Diyanet İşleri Başkanlığı ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi yayınlarını merkezde bulunduran bir çalışmadır. Başlangıç tarihi olarak belirlediğimiz 1924, hem Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş tarihine hem de hilafetin kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu gibi bir takım önemli kararların alınması bakımından önem arz etmektedir. Diğer taraftan 1960 tarihi ise, siyasî anlamda bir darbe tarihine ve bir takım kırılmalara işaret etmektedir. Çalışmamız esnasında gerek Diyanet İşleri Başkanlığı ve gerekse Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından yayınlanan kaynaklara yer verdiğimiz gibi bu kaynaklarla doğrudan alakalı diğer kaynakları da göz önünde bulundurduk. Bu zaman ve kaynak sınırlandırmamızın yanı sıra yeri geldikçe 1924 öncesi ve 1960 sonrası kaleme alınan önemli metinlere de intikal ettiğimizi söylememiz gerekir.

Keywords