Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2018)

Kur’ân-ı Kerîm’deki Sarf ‘Udûllerinin Anlama Etkisi

  • Yaşar Daşkıran

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.463427
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 2
pp. 1347 – 1368

Abstract

Read online

Bu makalede, üslûp bilimin ve belâgatin önemli konuları arasında yer alan ‘udûl olgusu ele alınmıştır. Ses, sözcük ve gramer yönleriyle ‘udûl üç kategoriye ayrılır. Araştırma, bir kalıptan diğerine geçiş olarak tanımlanan kelime düzeyindeki sarf ‘udûlüyle sınırlandırılmıştır. İsim ve fiil sîgalarında meydana gelen ‘udûl çeşitleri ve anlamla ilişkisi, sözcük düzeyinde meydana gelen değişmelerin önemini ortaya koymaktadır. Dil içi ve dil dışı unsurlar bağlamsal dilbilimde birbirini tamamlayan iki taraf olarak kabul edilir. Ses düzeyinden metin bütünlüğüne kadar birçok dilsel unsur anlatımda önemli role sahiptir. Anlamı etkileyen dilsel olguların dışında dil dışı unsurları da dikkate almak gerekir. Makalede ayrıca ‘udûlle ilişkisi açısından sözcük seçimi, anlam aktarması ve bağlam konularına değinilmiştir. ’Udûl üslûbu Arapçanın zengin sözcük türetme potansiyelinin yanı sıra sözcüklerin kullanım alanını genişletmiştir. Kur’ân âyetleri bağlamında bakıldığında, tercih edilen sözcük kalıbının anlamla irtibatlandırılması Arapça açısından önemli bir kriterdir. Bağlamdan hareketle âyetlerde tespit edilen ve okuyucuyu hayran bırakan bu dil olgusunun incelikleri örneklerle izah edilmiştir. Özet: Semantik (anlambilim) dilbilimin önemli alanlarından biridir. Bu alanda yapılan ilk çalışmalara bakıldığında sözcüklerin anlamlarını tespit etmekle işe başlar. Fakat bugün geldiği noktadan bakıldığında sözcüklerin anlamını incelemenin ötesine geçerek dil alanın diğer unsurlarını açıklamaya çalışır. Dil bilimciler, dil çalışmalarının aslı hedefinin anlam odaklı olduğunu, gösterilen çabaların anlamı yakalamaya yönelik olduğunu vurgulamaktadırlar. Mecaz ve diğer anlam genişleme yollarını bu bağlamda ele alınmalıdır. İbn Cinnî’nin (ö. 392/1002) ifade ettiği gibi dilin çoğu mecazdan oluşmaktadır. Bu bize dil araştırmalarında şekilci anlayıştan uzak daha kapsamlı bir bakış açısıyla dili incelemenin gerekliliğine işaret eder.Sîbeveyhi (ö. 180/796), İbn Cinnî, Suyûtî (ö. 911/1505) gibi dilcilerin yanı sıra Kur’ân-ı Kerîm dilinin üstünlüğünü ele alan eserlere bakıldığında, dilin yapısı ile işlevi arasında ayrım yapılmadığı görülür. Her bir cümle stili bir amaca yönelik olarak şekillenir. Onları buna yönlendiren ise konuşan, muhatap ve bağlamın bir arada düşünülmesidir. Bu anlayışı belâgat, kıraat ve tefsir gibi dilsel ve dinî kaynaklarda görmek mümkündür. Gramer ile anlam arasındaki bu ilişki bugün dil bilimin temel konularından biridir. Arapçada terkip çeşitlerinin anlamı bilinmeden cümlenin doğru anlaşılması neredeyse mümkün değildir. Özellikle üretici dönüşümsel dilbilgisi teorisinin odak noktası, gramer ile anlam arasındaki ilişkiye dayanır.Gramer yapılarının yanında sözcük seçimi de önemlidir. Gramer hatası bulunan bir cümleyi tespit etmek kolaydır. Fakat düzenli birlikte bulunma imkânları ve seçimsel sınırlamalar olarak adlandırılan dilin özellikleri, kelimelerin birlikte bulunmalarını belirleyen niteliklerdir. Bir yerde kullanımı yerinde olan sözcük başka bir konumda hoş karşılanmayabilir. Gramatikal görevlerle de ilgili olan sözcük seçiminden, cümlenin doğruluk derecesi etkilenir. Bu lafız anlam örtüşmesi veya başka bir ifadeyle anlamın uygun dil yapısında ifade edilmesidir. Sözün bağlamına göre uygun sözcük ve ifade tarzının seçilmesi gerekir. Kur’ân-ı Kerîm üslûbundaki üstünlükte kelime seçiminin etkisi büyüktür. Âyetler incelendiğinde seçilen kelimenin ne kadar yerinde olduğu anlaşılır. Sözün doğruluk ölçüsünde bağlam da ana etkenlerden biridir. Bağlamdan hareketle aynı söz doğru ve yanlış kabul edilebilir. Dil içi ögeler kadar dil dışı etkenlerde dilde bir değer ölçüsüdür. Psikolojik durum, sosyo-kültürel etkenler, eğitim geçmişi gibi unsurlar dil dışı etkenler arasında sayılabilir.Sözcüğün işlevini belirleyen çoğu zaman cümledeki konumudur. Buna göre sözcüğün cümle yapısında, öncesi ve sonrasındaki sözcüklerle ilişkisinin iyi belirlenmesi gerekir. Sınırlı yapıdaki cümle yapıları, bir takım dönüşümler neticesinde yeni anlamlar kazanır. Dil yapılarının anlama etkisini Arapça cümle yapılarında görmek mümkündür. Dilin yüzeysel ve derin yapısını anlamaya katkı sağlayan sıralama, artırma, eksiltme ve değiştirmeyle anlatım araçları zenginleşir. Bu bağlamda yerleşik gramer kurallarındaki esneklik, dilde bir üslûp ve anlam zenginliği sağlayan ‘udûl konusu, anlamın dildeki yerini göstermesi bakımından önemlidir.‘Udûl olgusu, Türkçe kaynaklarda dil sapması olarak adlandırılmaktadır. ‘Udûl, anlamsal ve iletişimsel bir kaygı ve özel bir nükteden dolayı, dili güçlendirmek, dikkat çekmek, metne bütüncül bir etki kazandırmak, sözü sıradanlıktan çıkarmak, göstergeleri ses ve anlam açısından daha etkili hale getirmek, muhâtabın zihninde yeni bir tasavvur oluşturmak kastıyla, dilde yerleşik tarzı bırakarak farklı yeni bir ifade biçimine geçmektir. ‘Udûl, yerleşik ifade yollarının ötesine geçerek, sözün etki ve inceliğini artıran üslûp bilminin önemli bir parçasıdır. Modern dönemde belâgatin bir uzantısı olarak kabul edilen üslûp bilimin gelişmesi ‘udûle olan ilgiyi artırmıştır. Arapçada ‘udûl ses, kelime ve gramer yönüyle olarak ‘udûl üçe ayrılır.Bir kalıptan diğerine geçiş olarak tanımlanan kelime düzeyindeki sarf ‘udûlü, kelime kalıbında ve bağlamda ortaya çıkan söze ikna gücü, etki ve incelik kazandıran bir olgudur. Bağlam, kelime kalıbının değiştiği ve yeni kalıbın tercih edildiği bir nüktenin veya durumun gerektirdiği ‘udûlün en önemli belirleyicisidir. Bununla belâgatin gayesi olan edebi anlamlar gerçekleşir. Sarf düzeyinde gerçekleşen ‘udûlün anlam değişmelerine etkisi dil araştırmalarının önemli konuları arasında yer alır. Bu noktadan hareketle makalede Kur’ân-ı Kerîm sözcüklerindeki sarf ‘udûllerinin kattığı anlamlar ayrıntılı bir şekilde tahlil edilmiştir. Âyetlerin sahip olduğu anlam inceliklerini kavramaya ve Arapça dışındaki dillere anlamı en iyi şekilde aktarmaya katkı sağlayacağı düşüncesiyle çok sayıda ayet üzerinde durulmuştur. Dilciler, kelime kalıplarının sahip olduğu anlam potansiyelini dikkate alarak Arapça kalıplar arasındaki anlam farklarına işaret etmişlerdir. Kelime kalıplarının anlamı belirlemede rolünü ortaya koyan dil araştırmaları, Arapçada anlamı birebir örtüşen iki kalıbın olmadığı noktasında dilcilerin görüşlerini yansıtır. Bu çerçevede, türemiş isimlerden ism-i fâil, ism-i meful, sıfat-ı müşebbehe, mübalağa ve masdar kalıplarının anlam ilişkisinden dolayı birbirlerinin yerine kullanıldıkları görülür. Fiil konusunda benzer kullanımları buna eklemek gerekir. Fiillerdeki zaman değişimi ‘udûlün gerçekleştiği dilsel olgulardan biridir. Maziden muzariye, maziden emir sigâsına geçiş şeklinde fiillerin zamanı yansıtmalarında değişmeler olur. ‘Udûl tipleri, Kur’ân’ın önemli üslûp özelliklerinden olup anlam ve anlatım üzerinde etkileri vardır. Kur’ân’ın alışılmadık bir üslûp özelliğine sahip olması onun hitâbını sıradanlaşmaktan korur. Sarf ‘udûlü olarak adlandırılan bu kullanımları tespit etmek sözün anlamını kavramak açısından önemlidir. ‘Udûlle ilgili dil yapıları incelendiğinde konunun anlamla derin ilişkisi olan bir kavram olduğu anlaşılır. Sözde, bir asıldan diğerine geçişte anlamı zenginleştiren ‘udûl olgusudur. Kur’ân üslûbundaki veciz yapının anlaşılmasında ‘udûl başta olmak üzere diğer dilsel yapıların çözülmesi önem arz eder.

Keywords