Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (Dec 2021)

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ BAĞLAMINDA KADIN YOKSULLUĞU VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: TÜRKİYE ÖLÇEĞİNDE BİR İNCELEME

  • Sevgi TOKGÖZ GÜNEŞ,
  • Gül BİNBOĞA

DOI
https://doi.org/10.16953/deusosbil.1028748
Journal volume & issue
Vol. 23, no. 4
pp. 1589 – 1615

Abstract

Read online

ÖZ: Dünya ekonomilerinde yükselen eşitsizliklerin ve krizlerin temelinde sürdürülebilir olmayan üretim ve tüketim modelinin yer aldığı artık kabul edilen bir gerçektir. Bu noktada sürdürülebilir kalkınma; bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğini tehlikeye atmayan, sadece nicel bir büyümeyi değil çevre ve sosyal sürdürülebilirliği gözeten bir model olarak ülkelerce benimsenmeye başlanmıştır. Hiç kimseyi geride bırakmamak sloganıyla Birleşmiş Milletlerce deklare edilen 2030 yılı sürdürülebilir kalkınma amaçlarından ikisi; yetersiz beslenmeden sosyal dışlanma ve kararlara katılamamaya değin çeşitli şekillerde tezahür eden yoksulluğun sona erdirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıdır. Yoksulluğu deneyimleyen spesifik gruplardan birisi de toplumda bulunduğu dezavantajlı pozisyonuyla kadınlardır. Sürdürülebilir gelişmenin sağlanmasında, toplumun yarısını oluşturan kadın nüfusunun sahip olduğu bilgisini, emeğini, duyarlılığını ve yaratıcı gücünü yaşama aktarabilmesi için toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve kadın yoksulluğunun giderilmesi kritik önemdedir. Türkiye özelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı kadın yoksulluğunun sürdürülebilir kalkınma ekseninde incelendiği bu çalışmada; eğitime erişim, işgücüne katılım ve parlamentoda temsil oranları açısından kadınların dezavantajlı durumlarında yeterli düzeyde bir iyileşmeye ulaşılamadığı sonucu elde edilmiştir. Bu kapsamda, sürdürülebilir kalkınma politikalarının daha yoğun bir şekilde uygulanmaya başladığı 1999 yılından itibaren toplumsal cinsiyet eşitsizliği dolayısıyla kadın yoksulluğunun giderilmesi amacıyla atılan adımların ekonomi ve kamu politikalarındaki düzenlemelerle daha üst bir boyuta taşınması gerektiği söylenebilir. ABSTRACT: It is an accepted reality that an unsustainable production and consumption model is at the root of rising inequalities and crises in world economies. At this point, sustainable development has started to be adopted by countries as a model that does not compromise the ability to meet the needs of future generations' while at the same time fulfilling the needs of our day, that takes not only the quantitative growth but also environmental and social sustainability into account. Two of the goals for sustainable development declared by the United Nations for the year 2030 with the slogan of leaving no one behind are to end poverty manifesting itself in various ways from malnutrition to social ostracism and inability to participate in decisions and to actualize gender equality. One of the specific groups experiencing poverty is women with their disadvantageous position in society. It is of critical importance to eliminate gender inequality and women's poverty in order to transfer the knowledge, labor, sensitivity and creative power of the women's population, which makes up half of the society, into life to ensure sustainable development. In this study, women's poverty created by gender inequality in Turkey is examined on the bases of sustainable development. It has been concluded that a sufficient level of improvement has not been achieved in the disadvantaged situations of women in terms of access to education, labor force participation and representation in parliament. In this context, it can be said that the steps taken to eliminate women's poverty due to gender inequality since 1999, when sustainable development policies began to be implemented more intensively, should be carried to a higher level with regulations in economy and public policies.

Keywords