Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2020)

Kur’ân’da Kozmik Kıyamet ile Hesap Gününün İç İçeliği ve Yoruma Etkisi

  • Nurdane Güler

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.784578
Journal volume & issue
Vol. 24, no. 3
pp. 1475 – 1496

Abstract

Read online

Arapça ve Türkçe lügatlerde kıyamet hem dünyanın sonu hem de hesap gününü içeren bir anlama sahiptir. Kur’ân’da kıyamet kıyamet günü tamlamasıyla yeniden diriliş ve hesap günü anlamında kullanılmıştır. Dünyanın sonu/helaki anlamında ise en çok es-sâetu kelimesi ve bu ânı çeşitli şekillerde niteleyen kelimeler kullanılmıştır. Öncelikle bir karışıklığa yol açmamak üzere, birinci sûrun üfürülüşü ile gerçekleşecek olan ve büyük çoğunlukla es-sâetu kelimesiyle ifade edilen kıyamet için kozmik kıyamet; ikinci sûrun üfürülüşü ile gerçekleşecek olan ve yeniden diriliş ve hesabı ifade eden kıyamet için kıyamet/hesap günü belirlemesinin kullanıldığını belirtmek gerekir. Kozmik kıyamet, Kur’ân’da birici sûrun üfürülüşü ile başlar. Şiddetli sarsıntı, göğün yarılması, dağların birbirine vura vura toz duman olarak bulutlar gibi yürüyüşü, yıldızların kararıp dökülmesi, güneş ve ayın sönüp dürülmesi, denizlerin taşıp kaynayarak yok olması, bütün bu olanlardan sonra dünyanın ne çukur ne de tümsek bulunmayan bir düzlük haline dönüşmesi kozmik kıyametin özellikleridir. Kıyamet/hesap günü ikinci sûr ile başlar. Kozmik kıyamet sonucunda gök açılmış, yer gerilmiş hayvan derisi gibi dümdüz olmuştur. Bu ortamda insanlar kabirlerinden yeniden dirilişle kalkarlar. Gurup gurup olarak hesap yerine sevk edilirler. Ardından kimseye zerre miktarı haksızlık edilmeyen bir mahkeme ve nihâyetinde cennet veya cehennem vardır. Kur’ân’da kıyamet ile ilgili tasvirler pek çok sûrede yer alır. Bu tasvirlerde kozmik kıyamet ve kıyamet/hesap günü kesin hatları ile belirli değildir. Kur’ân’da genellikle kozmik kıyametle başlayan tasvirler kıyamet/hesap günü anlatımlarıyla son bulur. Her iki süreç iç içedir. Dolayısıyla öndeki kozmik kıyamet tasvirlerinin, arkadan gelen kıyamet/hesap günü anlatımlarına hamledilmesine sık rastlanır. Bu durum kozmik kıyamet ve kıyamet/hesap günü tasvirlerinin birbirine karışmasına yol açmaktadır. Örneğin Kâria sûresinde ilk 5 âyet kozmik kıyameti anlatır. Kâria kozmik kıyametin isimlerinden biridir. Korkunç felaket, korkunç ses ve yürekleri hoplatan dehşet olarak ifade edilmiştir. İnsanlar o anda ateş etrafındaki pervaneler gibi oraya buraya savrulacaklardır. Dağlar atılmış renkli yün gibi olacaktır. Bu tablonun ardından gelen âyet tartıları ağır ve hafif gelenlerin hallerini anlatır. Dehşetli kısa bir kozmik kıyamet sahnesinden süratle kıyamet/hesap gününe geçilmiştir. Kur’ân’ın dinamik uslubu içinde bu normal bir durumken, bazı müfessirler ilk beş âyette çizilen tabloyu ardından gelen hesapla ilgili âyetlere bağlayarak kıyamet/hesap gününe maletmiş ve zoraki izahlarla açıklamaya çabalamışlardır. Aynı durum Zilzâl sûresinde de söz konusudur. Bu sûrede ilk beş âyet, sûreye aynı zamanda isim olan şiddetli sarsıntıları, yerin ağırlıklarını atışını, insanın bu durum karşısında “buna ne oluyor” diyerek hayretini ve yerin Allah’ın kendisine bildirdiği haberleri anlatışını resmeder. Şiddetli sarsıntıların kozmik kıyametin tezahürü olduğu kesindir. Yerin ağırlıklarını atması, yerin içinin dışına çıkarak altüst olması olarak tefsir edilmiştir. Yerin ağırlıklarını “insanlar ve cinler” olarak tefsir edenler bu âyetin yeniden dirilişi ifade ettiğini söylerler. Bu durumda anlamlı bir bütünlük için arkadan gelen iki âyetin yer değişmesi gerekir. Yer içinde gizlediği ölüleri yeniden dirilişle açığa çıkarır. Hesap başlamıştır. Yeryüzü dile gelip üzerinde işlenen her şeyi anlatmaktadır. Onun bu işlevi karşısında insan şaşırmış ve “buna ne oluyor” diyerek şaşkınlığını ifade etmiştir. Fakat bu durumda her ne kadar takdim tehir ile anlamlı bütünlük oluşturulsa da ardından gelen “İnsanlar bölük bölük kabirlerinden çıkarlar” (ez-Zilzâl 99/6) âyetine yer bulmak kolay olmaz. Makul olan ilk beş âyetin kozmik kıyamete, altıncı âyetin ise kıyamet/hesap gününe ait olduğunu kabul etmektir. Çünkü bir önceki sûre gibi altıncı âyetten itibaren insanların bölük bölük kabirlerinden kaldırılıp, zerre miktarı hayır işleyenin de, zerre miktarı şer işleyenin karşılığını göreceği bildirilmiştir. Bahsettiğimiz mahzurlarına rağmen bu sûre de Kâria sûresinde olduğu gibi önceki âyetler sonraki âyetlere bağlanarak sûrenin tümü kıyamet/hesap günü manzaraları olarak tefsir edilmiştir. Bahsi geçen surelerde parmak bastığımız durum İnfitâr, İnşikâk ve Tekvîr sûrelerinde de mevcuttur. Örnekler Kur’ân’da kozmik kıyamet ve kıyamet/hesap günü tasvirleri arasındaki iç içeliği açıkça ortaya koymuştur. Kur’ân’da mevcut kıyamet sahnelerinde bu özelliğin bilinmesi daha isabetli tefsir için uyarıcı olacaktır.

Keywords