Eskiyeni (Mar 2021)

Erkânname Geleneğinde Siyer ve Tarih Referansları: Arnavutluk Arşivinde Bir Yazma Örneği

  • Mehmet Çakırtaş

DOI
https://doi.org/10.37697/eskiyeni.848986
Journal volume & issue
no. 43
pp. 315 – 336

Abstract

Read online

Erkânnameler, Bektaşîliğin inanç ve ibadet sistemini ortaya koyan metinlerdir. Hacı Bektaş Veli’nin ölümünden sonra kaleme alınan ve onun öğretilerini yansıtan manzum ve nesirlerden oluşan yapıtlardır. Bektaşî öğretisinin inanç ve ibadet şekillerini kavrayabilmek için Erkânnamelerin her yönüyle incelenmesi oldukça önem arz etmektedir. Bektaşî geleneğini anlamada Erkânnamelerin özel bir yeri vardır. Erkânnamelerde ahlak, yol ve yöntem öğretilirken İslam Tarihinde özellikle Bektaşî düşüncesinde olumlu veya olumsuz yere sahip şahsiyetlere yer verilerek bir taraftan tarih dersi verilmekte, diğer yandan da öğretinin kaynaklarına atıflarda bulunularak temellendirme yapılmaktadır.Bu makalede, Arnavutluk Devlet Yazmaları Arşivi’nde bulunan bir Bektaşî Erkânnamesindeki siyer ve tarihe dair referanslar incelenerek Bektaşîliğin tarih bilincine dair ipuçları bulunmaya çalışılmıştır. Araştırmada öncelikle bahse konu yazma hakkında içerik bilgisi verilmiş ardından siyerde yer etmiş şahsiyetlerin ve tarihi kişiliklerin ele alınış biçimi incelenmiştir. Erkânnamelerde İslam’ın temel şahsiyetlerine referansta bulunularak aynı zamanda siyer dersi de verilmektedir. Hemen hemen bütün Erkânnamelerde siyerin konusu olan Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Hatice ve Hz. Fatıma’ya yer verilmektedir. Bektaşiliğin en önemli kişilikleri olan Hz. Muhammed ve Hz. Ali çoğunlukla birlikte zikredilmektedir. Bektaşî öğretisinin merkezinde yer alan isimlerden olmasından dolayı Erkânname’de en çok Hz. Ali’nin ismi geçmektedir. Konumuz olan Erkânname’de siyer ve tarihin konusu olarak Ehl-i beyt mensuplarına da değinilmiştir. Ehl-i beyt denilince Hz. Muhammed’in ailesi ve özellikle eşleri kastedilmiştir.Erkânname’de genel tarih kitaplarının bir yöntemi olarak insanlığın ilk başlangıcına referansla tarihi başlatmanın bir örneği görülmektedir. Sistematik olmayan bir yöntemle Hz. Âdem, Hz. Havva, Hz. Musa, Hz. İbrahim ve Hz. Peygamber sıralandıktan sonra Emeviler, Abbasiler ve kuruluş aşamasındaki yol büyükleri ile müellifin kendi döneminden kişilere atıflar yapılmaktadır. Hz. Hüseyin ve Kerbela hadisesine ise çok sık yer verilmekte ve detaylı işlenerek adeta bir tarih bilinci inşa edilmektedir. Onun menfur bir biçimde katledilişi ve Hz. Hüseyin şahsında Ehl-i beytin çektiği sıkıntılar devamlı surette gündemde tutulmaktadır. Bektaşî öğretisinin referans noktası ve asıl kişiliği Hz. Ali ise de Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehadeti, öğretiye hayat veren bir kaynak kabul edilerek sürekli bir şekilde canlı tutulmaya çalışılmıştır. Erkânname’de yer alan tarihi şahsiyetlerden bir kısmını da Bektaşî geleneğinin önderlerini ifade eden On İki İmam oluşturmaktadır. Erkânname’de yer verilen tarihi şahsiyetler bağlamında değerlendirebileceğimiz bir başka grup da öğreti içinde “On dört masum” tabiri ile anılan ve çocuk yaşta iken şehit edilen kişilerdir.Emeviler Dönemi, Hz. Ali taraftarlarına yönelik sıkı politikaların izlendiği bir dönemdir. Bektaşî tarih şuurunda olumsuz unsurların yer aldığı bir dönem olmuştur. Erkânname’de, Emevilerle ilgili olarak Muaviye b. Ebû Süfyan, oğlu Yezid b. Muaviye ve Mervan b. Hakem yer almıştır. Muaviye, Hz. Ali ile savaşmış ve onun şehit edilmesinden dolaylı olarak mes’ul görülmüştür. Yezid, Hz. Hüseyin’in şehid edilmesinden doğrudan sorumlu tutulmuştur. Mervan ise iktidarı ele geçirme sürecinde Ali taraftarlarını saf dışı bırakmıştır.Erkânname’de tarihi kişilikler yanında yol büyüklerine ve bazı coğrafi yerlere de işaret edilmiştir. Hoca Ahmed Yesevî ve Hacı Bektaş Veli çalışma konumuz olan Erkânname’de özel olarak yer almıştır. Ayrıca Kerbela, Medine, Necef ve Şiraz gibi şehirler, çoğunlukla on iki imam ve on dört masum-u pakın defnedildiği yer bağlamında zikredilmiştir. Kerbela ismi ise hem yer hem de olay olarak Erkânname’de yerini almıştır.Araştırma neticesinde Bektaşî Erkânnamelerinde siyer ve tarih malzemesinin kimi zaman hadiseler kimi zaman da kişiler üzerinden atıflarla konu edildiği ve bir tarih perspektifi kazandırıldığı görülmüştür. Bu tarih bilincinin tevella ve teberra anlayışını beslediği ve bugünlere taşıdığı anlaşılmıştır.

Keywords