Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2018)
Halîfe b. Hayyât’ın Tarih Yazıcılığı Metodu
Abstract
Halîfe b. Hayyât (ö. 240/854-55) Abbâsî döneminde yaşamış bir tarihçi-muhaddistir. Kaynaklarda hadisçiliğinden ziyade tarih ve nesep ilmindeki yetkinliğine atıflar bulunmaktadır. Kendisine nispet edilen eserlerden ikisi günümüze ulaşmıştır. Bunlar hadis ricaline ayrılmış et-Tabakâtve İslâm tarihinde hicrî 232 yılına kadar vuku bulan olayları kronolojik bir sistemle ele alan et-Târîhadlı eserlerdir. İkincisi, Halîfe b. Hayyât’ın tarih yazıcılığı noktasında başvurulması gereken en mühim eserdir. Buna binaen bu makalede Halîfe b. Hayyât’ın tarih yazıcılığındaki metodolojisi incelenmektedir. Çalışmanın amacı, yeni bir metot ortaya koyan müellifin tarih yazıcılığının esaslarını incelemektir. Makalede, ilk dönem tarih yazıcılığına değinilmekte ve konu karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Halîfe b. Hayyât’ın kitabın takibini kolaylaştıran kronolojik bir üslûp benimsemesi ve özellikle savaşlarda ölenlerin listesini verme noktasında önem arz eden nesep bilgisi ve savaşlara dair anlatıların detaylı olması, onun tarih yazıcılığının esaslarını teşkil eder. Yine, bir muhaddis olarak isnadı tarih kitabına uygulayışı, Medine ve Irak tarih ekollerine mensup hocaları üzerinden kendinden önceki kaynaklara vukûfiyeti ve gerektiği yerde âyet, hadis ve şiire başvurması Halîfe b. Hayyât’ın tarih metodolojisinin özelliklerindendir. Bu hususlar makalede örnekleriyle ele alınmıştır. Bunun yanı sıra, Halîfe b. Hayyât üzerine Batı’da yapılan bir çalışmada, müellifin Emevî sempatizanı olduğu ve bu durumun onun tarih yazıcılığına etki ettiği iddia edilmektedir. Bu makalede, sözü edilen iddia, et-Târîhadlı eseri bütünüyle incelemek suretiyle ele alınmış ve iddianın bazı aleyhte rivayetlerin bulunması sebebiyle geçerli olamayacağı sonucuna varılmıştır.ÖzetHalîfe b. Hayyât (ö. 240/854-55), dönemin en önemli ilim merkezlerinden biri ve âlimlerin buluşma noktası olan Basra’da yetişmiş ve ilmî mesâisini bu şehirde sürdürmüştür. Dedesi ve babasının hadis ilmiyle meşgul olması, Halîfe b. Hayyât’ın ilmî serüvenine erken yaşta başlamasına ve ilk eğitimini hadis alanında almasına vesile olmuştur.Âlimler, ilk dönemlerde çalışmalarını birbiri ile ilintili ilim sahalarında sürdürmüşlerdir. Halîfe b. Hayyât’ın ilmî çalışmaları da bu minval üzeredir. Kaynaklarda hadis ilmindeki birikimine atıflar bulunsa da Halîfe b. Hayyât’ın esas uzmanlık alanı tarih ve nesep ilmidir. Eserleri ve sonraki kaynaklarda ona yapılan atıfların büyük oranda tarihî olaylar, nesep bilgisi ve vefeyâta dair olması bu konulardaki birikimini ortaya koymaktadır.Halîfe b. Hayyât, Abbâsî halifeleri Me’mûn (813-833) ve Muʻtasım (833-842) dönemlerinde yaşamıştır. Bu dönem, Mihne olayının vuku bulduğu ve özellikle hadis âlimlerine yönelik baskının arttığı bir dönem olması hasebiyle önemlidir. Halîfe b. Hayyât, doğrudan muhalifler arasında yer almasa da Mu‘tezile’ye karşı bir münazaraya katılması onun durduğu yere dair ipuçları sunmaktadır.Basra’nın ilmî ortamı, Halîfe b. Hayyât’ın geniş bir hoca-talebe ağından istifade etmesini sağlamıştır. Hadis alanında istifade ettiği hocalarının yanında, esas yetkin olduğu tarih alanında dönemin önemli tarihçileri olan hocaları aracılığıyla önceki dönem tarih bilgi ve anlayışını elde etme imkânı bulmuştur. Cerh ve ta‘dil âlimleri tarafından güvenilirliği teyit edilen Halîfe b. Hayyât’a nispet edilen eserlerden iki tanesi günümüze ulaşmıştır. Bunlardan biri İslâm tarihinin en eski tabakat eserlerinden olan et-Tabakât; diğeri ise İslâm tarih yazıcılığına yeni bir metot kazandırdığı kitabı et-Târîh’tir.Bu çalışma, Halîfe b. Hayyât’ın et-Târîh’i üzerinden ortaya konulabilecek olan tarih yazıcılığı metodunun esaslarını ele almaktadır. et-Târîh, İslâm tarih yazıcılığında kronolojik yazım türünün ilk örneği olması açısından mühim olup bugüne kadar herhangi bir müstakil çalışmaya konu edilmemiştir. Halîfe b. Hayyât ile alakalı devam eden iki tane yüksek lisans tezi bulunmaktadır. Ancak doğrudan onun tarih metodolojisini ele alan bir çalışma tespit edilememiştir. Diğer taraftan Batı’da, Halîfe b. Hayyât’ın et-Târîh’indeki bazı rivayetlere binâen, onun Emevî sempatizanı olduğunu iddia eden bir çalışma yapılmıştır. Carl Wurtzel’in doktora tezi olarak hazırladığı “Khalifa ibn Khayyat’s History on the Umayyad Dynasty (660-750)” adlı bu çalışma, Halîfe b. Hayyât’ın hayatını, kısmen de olsa tarih yazıcılığını ve eserdeki dinî-politik rivayetleri incelemiştir. Wurtzel, Muâviye’nin (ö. 60/680) Yezîd’e (ö. 64/683) biat almak istemesi olayında İbnü’z-Zübeyr (ö. 73/692) ile Muâviye’nin elçisi arasında geçen bir olayı Belâzürî (ö. 279/892-93) rivayetiyle karşılaştırmak suretiyle, Halîfe b. Hayyât’ın Emevî sempatizanı olduğu sonucuna varmıştır. Ancak, yer verilmesi halinde Abbâsîlerin aleyhine olan ve tarihin akışını değiştiren Mihne gibi bir olaya kitabında yer vermeyen Halîfe b. Hayyât’ın bu tür tasarruflarını bir sempatizanlık belirtisi olarak değil; tarih yazıcılığının bir özelliği olarak kabul etmek kanaatimizce daha uygun olacaktır.Halîfe b. Hayyât’ın tarih yazıcılığının esaslarının başında kronolojik usulü benimsemesi gelir. Buna göre, Halîfe b. Hayyât, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) siyerini oldukça muhtasar bir şekilde kitabın girişinde ele alır. Ardından hicrî birinci yıldan başlayarak her yıl gerçekleşen önemli olayları, savaşları ve o yıl ölen kimseleri zikreder. Bazen, hac emirlerini zikretmek suretiyle ele aldığı dönemin halifesinin görevlendirdiği kişilere atıfta bulunur. Savaşlarda iki taraftan da ölenlerin listelerini verir. Ölenlerin mensup oldukları kabileleri zikretmeye özen göstermesi nesep ilmindeki yetkinliğini göstermektedir. Onun tarih yazıcılığının dikkat çekici noktalarından birisi de İslâm tarihinin dönüm noktaları sayılan bazı olay ve durumlara bazen hiç değinmemesi, bazen de sadece ilgili rivayetleri serdedip detaya inmemesidir. Örneğin, İslâm tarihinde Ehli Sünnet ile Şîa arasında belki de en temel ayrılık noktası olan Halife seçimi konusunda hiçbir rivayete yer vermez. Cemel (36/656) ve Sıffîn (37/657) hakkında nispeten detaylı bilgi vermişse de bu rivayetlerden onun bu konudaki görüşlerini tespit etmek pek mümkün değildir. Bunun dışında Abbâsî döneminde toplumu ve ilim dünyasını derinden etkileyen Mihne olayına da hiç değinmemiştir. İsnad, aynı zamanda bir muhaddis olan Halîfe b. Hayyât’ın tarih metodolojisinde önemli bir yer tutar. et-Târîh’in büyük bölümünün isnadlı olması bu durumu destekler. O gerek kitapları vasıtasıyla gerek şifahi olarak istifade ettiği hocalarına atıfta bulunmuştur. Rivayetlerin birçoğunda haddesenâ ve ahberenâ gibi rivayet lafızlarını kullanmıştır.Çalışmamızda Halîfe’nin tarih yazıcılığındaki kaynaklarının tespiti amacıyla et-Târîh’in siyer kısmı incelenmiş, İbn İshak (ö. 151/768) ve İbn Hişâm’ın (ö. 218/833) eserlerinin bu bölümün esas kaynakları olduğu görülmüştür. İbn İshak’ın eserine Bekr b. Süleymân aracılığıyla ulaşan Halîfe b. Hayyât’ın isnada verdiği önem de göz önünde bulundurulduğunda, tarih yazıcılığında kendinden önceki kaynaklara olan hakimiyetinin öne çıktığı söylenebilir. Halîfe b. Hayyât, olayları anlatırken âyet ve hadislere nadiren başvurmaktadır. Âyetlere iki yerde atıf yapan Halîfe, hadise ise beş yerde müracaat etmiştir. Bunlardan biri ve belki de eserde en dikkat çekeni, Hz. Peygamber’den rivayet edilen “Ben kimin mevlâsıysam; Ali de onun mevlâsıdır.”şeklindeki rivayettir. Bu rivayet, Abbâsî Halifesi Mehdî’nin (ö. 169/785) isyan eden Haricî Abdüsselâm b. Hişâm’a yazdığı mektupta kullanılmıştır. Çalışma, yukarıda özetle zikredilen esaslar üzerine bina edilmiştir. Çalışma sonunda Halîfe b. Hayyât’ın ve eserlerinin derinlikli okumalarla hazırlanacak lisansüstü çalışmalara konu olması gerektiği de görülmüştür.
Keywords