İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi (Jun 2022)
Câbir b. Zeyd ve İbâdî Fıkhındaki Yeri
Abstract
Hicrî ilk asırda doğan ve aynı asırda vefat eden Câbir b. Zeyd (ö. 93/711-12), tâbiîn âlimleri içerisinde önemli bir konuma sahiptir. Umman doğumlu olan Câbir henüz genç yaşlarda ailesi ile birlikte Basra’ya göç etmiş ve memleketinde aldığı ilk eğitimine burada devam etmiştir. Basra’daki ilmî ortamla yetinmemiş, sık sık Hicaz bölgesine giderek sahâbîler ile görüşme ve onlardan istifade etme fırsatı bulmuştur. Abdullah b. Abbâs başta olmak üzere Hz. Âişe, Abdullah b. Ömer, Enes b. Mâlik, Abdullah b. Mesud, Câbir b. Abdullah, Ebû Hureyre, Ebû Said el-Hudrî (r.anhüm) gibi sahâbenin önemli isimlerinin tedrisinden geçmiş ve onlardan hadis rivayetinde bulunmuştur. Bedir ehlinden yetmiş kişiye yetiştiği ve İbn Abbâs dışında hepsinin ilmini kavradığına dair kendisinden birden fazla eserde aktarılan ifadeler, onun sahâbe ile ne derece sıkı bir bağının bulunduğunu göstermesi açısından önemlidir. Câbir, sahâbenin yanı sıra Hasan Basri, İbn Abbâs’ın azatlısı İkrime ve Muhammed b. Sîrîn gibi tâbiînin meşhur simaları ile de arkadaşlık yapmış ve onlarla karşılıklı ilim alışverişinde bulunmuştur. Sahâbenin ve tâbiîn âlimlerinin övgülerine mazhar olmuş ve Basra gibi ilmî bir merkezde insanlardan kabul görerek fetva vermeye başlamıştır. Câbir b. Zeyd’in başta İbâdiyye mezhebinin ikinci imamı olan Ebû Ubeyde Müslim b. Ebî Kerime (ö. 145/762) ve üçüncü imamı olan Rebîʿ b. Habîb (ö. 180/796) olmak üzere yetmişe yakın öğrenci yetiştirdiği aktarılmaktadır. Ebû Nuh Sâlih ed-Dehhân, Dımâm b. Sâib ve Hayyân el-Aʿrac bunlardan bazılarıdır. Câbir b. Zeyd, İbâdî âlimler tarafından İbâdiyye mezhebinin kurucusu olarak kabul edilmektedir; ancak Sünnî âlimler Câbir b. Zeyd’in İbâdî olmadığını, hatta kendisine bu konu sorulduğunda onlardan beri olduğunu ifade ettiğini aktarmaktadır. Ayrıca Sünnî âlimler tabakât ve ricâl kitaplarında ondan övgüyle söz etmişlerdir. İbâdîlere göre ise bu, baskıcı Emevî idaresinin bulunduğu dönemde yapılmış bir takıyyeden ibarettir. Mezhebin gerçek imamı olan Câbir’in meydana çıkması hareketin geleceği için tehlikeli olacağından dolayı mezhebin dışa bakan yüzü olma görevini Abdullah b. İbâd üstlenmiş, direktifleri ise Câbir’den almaya devam etmiştir. Ancak bu makalenin konusu gereği onun gerçek mezhebi hakkındaki bu tartışmalara girilmeyecek, sadece İbâdî fıkhı içerisinde nasıl bir konuma oturtulduğu tespit edilmeye çalışılacaktır. Câbir b. Zeyd, yaşadığı dönem itibarıyla ilimler henüz birbirinden ayrışmadığı için hadis, tefsir ve fıkıh ilimlerinde belli bir noktaya ulaşmıştır. Bu makalede onun genel olarak ilmî konumuna özel olarak ise fıkıh ve İbâdî fıkhı içerisindeki konumuna temas edilmeye çalışılmıştır. Câbir’in ilmî konumunun tespitinde her bir ilim için farklı kaynaklar üzerinden gidilmiştir. Tefsir ilmindeki konumu için hocası İbn Abbâs’ın onun hakkındaki görüşleri, müfessirlerin ondan nasıl bahsettikleri ve tefsir kitaplarında onun görüşlerine yapılan atıflara bakılmış, hadis ilminde İslâm dünyasında meşhur olan hadis kitaplarında Câbir kanalıyla nakledilen rivayetler ve tabakât kitaplarında onu nasıl anlattıkları üzerinden gidilmiştir. Fıkıh ilminde ise genel olarak ondan aktarılan fıkhî rivayetlerden bahsedildikten sonra İbâdî fıkıh literatürü içerisinden seçilen birtakım eserlerde Câbir’in görüş ve fetvalarına yapılan atıflara bakarak onun İbâdî fıkhı için nasıl bir noktada konumlandığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak ise tefsir ve hadis ilimlerinde yüksek bir mertebeye sahip olan Câbir’in İbâdî fıkhının kurucularından sayılabilecek derecede bir otoriteye sahip olduğu tespit edilmiştir.