Burdur İlahiyat Dergisi (Jun 2024)

İmâmu’l-Haremeyn el-Cüveynî’nin Bilgi Tanımlarına Yaklaşımı

  • Muhammed Selim Kaya,
  • Sabri Yılmaz

DOI
https://doi.org/10.59932/burdurilahiyat.1471442
Journal volume & issue
no. 8
pp. 86 – 107

Abstract

Read online

Düşünürler öteden beri bilginin tarifi, imkânı, kısımları ve değeri gibi hususlara odaklanarak fikir üretmişler ve görüşler serdetmişlerdir. Öyle ki bir zaman sonra özellikle Kelâm alanında kalem oynatan âlimler eserlerinde sistematik bir şekilde bilgi konusunu işlemeyi âdet haline getirmişlerdir. Onların kurmuş oldukları kelâm sistematiğinde bu konuya yaklaşımları önemli bir rol oynamıştır. Kelamcılar söz konusu meselede genelde ilk olarak bilginin tanımını yapmaya çalışmışlar, fakat ittifak edilen bir tanım üretememişlerdir. Hatta bilginin bizzat kendisinin apaçık olduğunu belirterek tarifinin yapılamayacağını dile getirenler de olmuştur. Her düşünür kendi fikir yapısına uygun bir tanım ortaya koymaya çalışmıştır. Kelamcıların düşünce dünyaları ve mensup oldukları mezhebin bakış açısı doğrultusunda bilgi konusuna yaklaşımları ortaya koymaya çalıştıkları kelâm sistemlerini de etkilemiştir. Dolayısıyla bilginin tanımına yaklaşım bir anlamda düşünürün kelâm yöntemini belirleyen temel etkenlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Kelâm ilminin gelişim sürecinde etkin ekollerden biri olan Eş’arîlik, mütekaddimûn ve müteahhirûn olmak üzere iki kısma ayrılarak incelenmektedir. Bu ayrımın temel nedeni klasik mantığın konu ve terimlerinin sistematik bir biçimde kelâm konularına dâhil edilmesidir. Düşünürlerin genel kanısı bu ayrımın İmam Gazzâlî ile başladığı yönünde olsa da kökleri hocası İmâmu’l-Haremeyn Cüveynî’ye uzanmaktadır. Değişen fikirleri ve orijinal eleştirileriyle müstesna bir yerde konumlandırılan Cüveynî’nin de bilgi tanımlarına yaklaşımı, onun hem değişkenlik gösteren zihin dünyasını hem de bir anlamda bu alandaki düşünsel tarihe yön veren kelâm yöntemini anlamak için ehemmiyet arz etmektedir. Nitekim o, ilk yıllarında kaleme almış olduğu eserlerinde bilgiye dair ortaya konulan tanımları tahlil ederek belirli ölçütler çerçevesinde eleştirilerde bulunmuştur. Onun söz konusu eleştirileri incelendiğinde öne çıkan ilk husus, Ehl-i Sünnet âlimlerinin birçoğunda da görüldüğü üzere bilginin tanımına Allah Teâlâ’nın bilgisini dâhil edebilme çabasıdır. Nitekim incelemeye yöneldiği tanımlara semantik yöntemi de kullanarak yaklaşan Cüveynî, söz konusu tanımlarda yer verilen terimlerin kadîm bilgiyi kapsamadığını vurgulayarak eleştirmiştir. Dikkat çeken diğer bir husus ise klasik mantık terimlerini kullanarak binâ ettiği “had” kuramına aykırı bulduğu bazı hususlardır. Bu, onun kelâm tarihindeki ayrımın kilit noktası olmasına delil teşkil etmektedir. Nitekim o bilginin tanımlarına dair görüşlerini aktarmadan önce sistematik bir bilgi kuramı oluşturmaya gayret etmiştir. Cüveynî ilmî hayatının ilk dönemlerinde, hocası Bâkıllânî’ye nispet ettiği “Bilgi, bilinenin olduğu gibi bilinmesidir/mârifetidir.” şeklindeki bilgi tanımının daha doğru olduğunu ifade etmekle birlikte daha sonraki dönemlerinde kaleme almış olduğu eserlerde mezkûr tanımı da eleştiriye tâbi tutmuş ve bilgi için tam manasıyla bir tarif ortaya koyulamayacağını ileri sürmüştür. Zira tanım ancak kapalı olan bir unsurun daha açık bir hâle getirilmesi için yapılır. Bilgiden daha açık bir olgu bulmak ise zordur. Bu sebeple Cüveynî son dönemlerinde bilgi hakkında kolaylıkla bir tanım yapılamayacağını, bilginin hakikatine ancak araştırma ve taksîm ile ulaşılabileceğini vurgulamıştır.